Zamanı 80’lerin bir yerine kilitlemek

Üniversite arkadaşları ile buluştuğunda insan bir süreliğine zamanın 1980’lerde bir yerlerde kilitlendiği hissini yaşıyor. İyi ki bu güzel insanlarla 80’lerin ortasında bir şekilde yollarımız kesişmiş, bir çok şeyi birlikte yaşamışız duygusu. Terapilerin en güzeli bu duygu olsa gerek 🙂

ITU182 Ortaköy Buluşması

Dünya değişirken İnşaat Sektörü ve Proje Yönetimi aynı mı kalıyor?

Dünya değişirken İnşaat Sektörü ve Proje Yönetimi aynı mı kalıyor? Tabii ki hayır. Teknoloji ve ihtiyaçlar bir çok şeyi değiştirdiği gibi İnşaat Sektörünü ve dolayısıyla Proje Yönetimi kavramını da hızlıca etkileyip değiştiriyor.
Bugün sektörümüze baktığımızda neler görüyoruz? Dün neredeydik, bugün nereye geldik ve yarın nereye gidiyoruz? Hızla değişen dünya ve ihtiyaçlar sektörü nasıl etkiliyor?
Artık daha çok hız, daha çok çeviklik, daha çok ekonomi ve daha çok iş güvenliği ile kalite isteyen bir sektörümüz var. Buna bağlı olarak Proje Yönetimi kavramı da aynı doğrultuda değişiyor.
Teknoloji ve İnovasyon hayatımızın her aşamasına bu kadar hızlı girmişken sektörümüzü ve onun çalışanlarını nasıl etkiliyor?
Artık sektörümüzde yeni kavramlar ve yeni trendler var. Kendimizi yeniliğe nasıl adapte etmeliyiz? Yeni insan kaynağı profili ne olacak? Malzeme ve yazılım teknolojileri bizi nasıl etkileyecek? Modüler teknolojiler sektörümüze nasıl değer katıyor?
Bu ve benzeri birçok sorunun yanıtını öğrenmek istiyorsanız sizi bu haftaki Yapım Yönetim dersime bekliyorum.
Konu: Proje Yönetiminde Inovasyon ve Teknoloji Kullanımı
Konuşmacı: Emrah Mazıcı – Rönesans Holding Proje Müdürü
Tarih: 26 Mayıs 2015 Salı Saat: 19.00
Yer: Beykent Üniversitesi Taksim Yerleşkesi
Her zamanki gibi 505 nolu Sınıf, katılım ücretsiz.

İletişim Yönetimi ve Liderlik Semineri 12 Mayıs Beykent Ünv. Taksim Yerleşkesi

İletişimi neden yönetmeliyiz?

Etkili iletişim için etkili dinleme nasıl olur?

Kişilik renklerine göre ilişkiler nasıl yönetilir?

Liderlik stilleri nelerdir?

Durumsal Liderlik nasıl yapılır?
Bu ve benzeri birçok sorunun yanıtını öğrenmek istiyorsanız sizi bu haftaki Yapım Yönetim dersime bekliyorum.

Konu: İletişim Yönetimi ve Liderlik
Konuşmacı: İlke Bozkurt – STFA İnnovasyon Müdürü & Profesyonel Koç
Tarih: 12 Mayıs 2015 Salı Saat: 19.00
Yer: Beykent Üniversitesi Taksim Yerleşkesi
Her zamanki gibi 505 nolu Sınıf, katılım ücretsiz.

Beykent Seminerleri 2.Dönem

Türkiye Girişimi – Bilgi Pazarı kapsamında yaptığım “Hepimiz Birer Girişimciyiz” Sunumu

Bilgi Pazarı Türkiye Girişimi

Sizleri tanımak, sinerji yaratan enerjinizi birlikte yaşamak benim için çok keyifliydi. Türkiye Girişimi’nin böylesine güzel çalışmalarına tanık olmak, içinden geçtiğimiz bu sisli, puslu günlerde ülkemin geleceğine yönelik umutlarımı tazeledi. Ve çok iyi biliyorum ki güzel gelecek günlerin geceleri hep sisli oluyor…

“Hepimiz Birer Girişimciyiz! Bugünün ve Geleceğin İş Dünyası Bizlerden Neler Bekliyor?” Sunumum

Bu Pazar “Bilgi Pazarı” grubunun davetlisi olarak BUMED’de “Hepimiz Birer Girişimciyiz! Bugünün ve Geleceğin İş Dünyası Bizlerden Neler Bekliyor?” Konulu bir sunum yapacağım. Hayatlarımıza mutluluğu ve başarıyı getiren etmenleri ve bu etmenlerin felsefeyle ilişkilerini, başarının farklı boyutlarını, para konusunda yanılgılarımızı, paranın neden bizi sürekli mutsuz ettiğini, başarının geçmişten bugüne değişmeyen kriterlerini, kişisel markamıza nasıl yatırım yapabileceğimizi, sosyal medyayı doğru kullanmanın bize kazandıracaklarını, geleceğin iş yaşamına yönelik öngörülerimi ve kendime iş hayatında nasıl bir yol çizeyim diye düşünenler için küçük yol haritalarını anlatacağım. Kısacası yaşam, iş dünyası ve gelecek üzerine keyifli bir sohbet olacak. Programı uygun olan tüm dostlarımı bu Pazar BUMED’de saat 15.30’da “Bilgi Pazarı”na bekliyorum.

Etkinlik Linki

https://www.facebook.com/events/360434914155192/

Hepimiz Birer Girişimciyiz – Bugünün ve Geleceğin İş Dünyası Bizlerden Neler Bekliyor?

24 Mart’taki “Hepimiz Birer Girişimciyiz – Bugünün ve Geleceğin İş Dünyası Bizlerden Neler Bekliyor” konulu seminerimde 2 saat boyunca; mutluluk ve başarıyı getiren faktörleri, bu faktörlerin felsefe ile ilişkilerini, başarının farklı boyutlarını, para konusunda yanılgılarımızı, paranın neden bizi sürekli mutsuz ettiğini, başarının geçmişten bugüne değişmeyen kriterlerini, kişisel markamıza nasıl yatırım yapabileceğimizi, sosyal medyayı doğru kullanmanın bize kazandıracaklarını, geleceğin iş yaşamına yönelik öngörüleri, kendime nasıl bir yol çizeyim diyenler için küçük yol haritalarını konuşacağız. Kısaca özetlersem, iş dünyası, yaşam ve gelecek üzerine keyifli bir sohbet olacak. Programı uygun olan dostlarımı beklerim.
 
Beykent Üniversitesi Taksim Yerleşkesi 505 Nolu Sınıf – Saat 19.00 (Katılım herkese açık ve ücretsiz)
Beykent Seminerleri 2.donem

Genç İnşaat Mühendisleri Çalıştayı 22.03.2015

İMO İstanbul Şubesi’nin düzenlediği “Genç İnşaat Mühendisleri Çalıştayı” kapsamında 22 Mart Pazar günü saat 13.15’de “Mesleğimizde İş Arama Sorunları ve Geleceğin Planlanması” konulu bir sunum yapacağım. Programı uygun olan tüm dostlarımı beklerim.

Detaylı Bilgi

https://www.facebook.com/events/398746326954126/

IMO Gençlik Çalıştayı

Orhan Pamuk Söyleşinde Aldığım Kısa Notlar

2015-02-28 13.46.58

Orhan Pamuk’un 28 Şubat Günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde yaptığı söyleşinin formatı dinleyicilerin soru sormasına izin verseydi aklımda aşağıdaki sorular vardı. Ancak çok büyük katılımla yaklaşık 2 saate yakın süren söyleşide  doğal olarak bir soru cevap bölümü olmadı.

 

Sonu gelecekte biten bir kurgu düşünüyor mu, gelecekteki insan ilişkilerini ve kent yaşamını nasıl hayal ediyor? Geleceğe yönelik öngörüleri neler?

Kent dokusunda bozulma duracak mı, yavaşlayacak mı, tersine bir ivme alacak mı?

Teknolojinin, dijitaleşmenin insan ilişkilerine etkisinin önümüzdeki yıllarda nasıl olacağını bekliyorsunuz, bunun edebiyata etkisi nasıl olacak?

Kapitalizm sonrası toplumu nasıl hayal ediyorsunuz?

Soramadığım ama cevabını çok merak ettiğim sorular bunlar. Söyleşi sırasında Orhan Pamuk’un aktardıklarından almaya çalıştığım kısa notları aşağıda bulabilirsiniz.

 

Romanın ilk cümlesi çok önemlidir. İlk cümle bütün kitabın dokusunu hissettirmelidir.
Masumiyet Müzesinin ilk ve son cümlesi birbiri ile bağlantılıdır.
Mutluluk şartların bilincidir. Hegel
Doğru söylemek ile samimi olmak farklıdır. Bazen doğruyu söyler samimi değilizdir. Bazen de doğruyu söylemeyiz ama samimiyizdir.
Şahsi görüş ile resmi görüş arasındaki farkın derinliği devletimizin gücünün kanıtıdır.
Kahramanın mutlu olmak için kendini kandırması gerekiyor.
Zihne gerçekliğin gölgesi düşer mi, her zaman düşmez, belki zihin mutlu olmamız için gerçek veya değil bir hikaye salgılar beyne
Romanlarımı yazarken ön araştırma yapıyorum. İstanbul ile ilgili monogramları okudum. Yazdığım romanın dünyadaki başka bölgelerindeki karşılıklarını ararım.
Bir şehir büyürken bazı yerleri çürür, Tarlabaşı gibi. Bütün şehirlerde bir şekilde olan bir durum bu.  Yoksullar merkezde kalıp, zenginler dışarı gidiyor, daha sonra zenginler merkeze gitmeyi istiyor, bu değişim kent dokusunda bir bozulmaya yol açıyor.
Şehrin eski sahipleri yeni sahiplerini sevmez, misafirin misafiri sevmediği gibi.
Cevdet ve Bey ve Oğullarını yazarken 70’li yıllarda 70’in üzerindeki yaşta insanlarla konuştum. Seslerini kaydettim.
Başkalarının kimsenin bilmediği hikayelerini elde ettiğiniz zaman, bu hikayeleri çarpıtırlar. Kafamda Bir Tuhaflık romanımda fakirlerden bahsetmenin melodramik yapısına kapılmak istemedim. Romanda gecekondu varoş kelimelerini hiç kullanmadım.
Schillerin Goethe hakkındaki düşüncesi: Goethe yazdı mı sanki Allah konuşuyor, yazdığının anlattığına değeceğine dair hiç bir endişesi yok, çok rahat yazıyor diyor.
Dünya edebiyatı özelliği kazanan kitaplar çeviride yeni anlamlar içeren kitaplardır.
Romancılık kendimizin dışına çıkıp başkalarını yazabilmektir.
Bazen öğrenmek için kitap yazarım, o kitabı yazmak için o konu ile ilgili çok kitap okurum ve roman yazarken o konuyu öğrenirim. Benim Adım Kırmızı öncesinde 1 yıl okudum, sonra yazmaya başladım, yazarken de hep okudum.

Kafamda bir tuhaflığı yazarken şehri daha iyi öğrendim.

En iyi romanımın Kara Kitap olduğunu düşünürüm, en çok satan kitabım Benim Adım Kırmızı’dır. (Yanlış anlamadıysam 🙂 )
En zor kitabım Yeni Hayat’tır, en az sevdiğimdir, beni okumaya o kitaptan başlamayın.
Susan Sontag, Umberto Eco, Paul Auster ile çok iyi arkadaşlığım oldu.
Tanımak istediğim 2 yazar vardı: Yusuf Atılgan – Oğuz Atay (Her ikisi ile de bir vesile ile tanıştığını anlattı)
Kafamda 10 roman fikrim var. Yeni romana başladım.
Kitapalarımı kolay kolay bitiremem, çok titizim, yayınevi zorlar, bitiririm. Bir yazarın kendi yazdığını temizlemesi çok zordur, editlemek çok güçtür.
Tüm yazdıklarımdan alçakgönüllü olmayı öğrendim ama gösterebiliyormuyum bilmiyorum.