Fotoğrafa bakınca diyeceksiniz ki çeşme nerede? Rehberimiz söylediğinde ben de ona çeşmesiz çeşme olur mu hiç demiştim. Tabii burada bir an için dikkatimizden kaçan çeşmenin adının şaka olması. Yani çeşme gibi gözükmeyen bu taşların içinde tatlı bir sürpriz saklı. İsmi de bu eğlenceli bilmeceden geliyor. Gördüğünüz taşların birbirleri ile esrarlı bir bağlantısı var.
İçkiyi çok seven ve kolay kolay sarhoş olmayan Büyük Petro misafirlerini iyice içirdikten sonra buraya getirip bu taşların üzerinden yürüyebilecek misiniz diyormuş onlara. Ardından da sadece kendisinin bildiği doğru taşların üzerinden yürüyormuş. Misafirleri de tabii biz de yürüyebiliriz deyip taşların üzerine çıktıklarında, işte olan o zaman oluyormuş. Petro’nun bastığı taşların dışındaki taşlara basıldığında taşların arasındaki gizli fıskiyeler çalışmaya başlıyor ve tüm misafirler bir anda sırılsıklam oluyormuş. Petro, ziyaretine gelenlerle böyle dalgasını geçiyormuş işte…
Merak ediyorum, bizim Osmanlı temsilcileri de ıslanmışlar mıdır bu şaka çeşmesinde? Tarih kitaplarımız yazıyor mudur, ıslananları ya da ıslanmayanları? Bir gün bunları anlatabilecek kadar cesaretle yaklaşabilecek miyiz tarihe? Bu çeşmesiz çeşmeye bakarken işte böyle bir sürü soru geçiyordu kafamın içinden…