Gönderdiğiniz özgeçmişinizin dikkatlice incelenmesi istiyorsanız yapmanız gerekenler

Özgeçmişinize fotograf koymayın: Cv’yi okuyan fotoğrafa dikkatini verip, cv’nize daha az vakit ayırıyor.

İmla hatası yapmayın: 2.imla hatasından sonra cv’ye verdiği dikkat düşüyor, cv’yi bir an önce elinden çıkarmak istiyor

Doğru anahtar kelimeler kullanın: Bu şekilde cv’nizin Linkedin benzeri sosyal ağlarda daha çok görüntülenmesini sağlayabilirsiniz.

Çalıştığınız yerdeki pozisyon bilginizin altına yaptığınız işleri açıklayan 2-3 satırlık kısa bir özet yazın

Çalışmadığınız sürelerdeki boşlukları dürüstçe açıklayın

Cv’nize ön yazı hazırlamak için vakit kaybetmeyin, bu ön yazılardan çoğu okunmuyor. Ancak firma başvuruda özellikle ön yazı istiyorsa o firmaya yönelik bir ön yazı hazırlayın.

Kariyer amacı gibi her firmada farklı algılanacak bölümlere cv’nizde yer vermeyin. Başvurduğunuz firmayı dışarıdan çok iyi tanıyamadığınız için amacınız firma değerleri ile örtüşmeyebilir. Klişe kariyer amaçları da okuyanda olumlu duygular yaratmayacaktır.

Cv’nize size özel olduğunu gösterecek anlamlı bir dosya ismi verin. Cvnizi özgeçmişim diye kaydederseniz ilettiğiniz firma yetkilisi bilgisayarında yapacağı bir aramada cvnizi bulamayacaktır. Örnek olarak şöyle bir dosya ismi verebilirsiniz.

Ali_Yilmaz_CV_01.10.2016

Unutmayın, bir özgeçmişe ayrılan süre dünya ortalamalarında 6 saniyedir. O açıdan bu 6 saniyede hatasız bir özgeçmiş ile becerilerinizi ve tecrübenizi etkileyici bir şekilde iletebilmeniz gerekiyor.

Bir kadın erkeğini neden terk eder ya da bir insan sevdiği işi?

Bir kadının erkeğini ya da bir erkeğin kadınını terk etmesine benzemez mi, insanın sevdiği bir işi arkasına bakmaksızın bırakıp gitmesi. Frida Kahlo’nun, kocasından ayrılırken yazdığı mektubun tüm ayrılmaların iç dinamiği ile ilgili bir çok ipucunu barındırdığını düşünüyorum. Kahlo, tek tek şöyle anlatmış ayrılık sebeplerini:
Kötü gunumde yanimda olmadigin zaman vazgectim.

Canin sikildiginda benimle paylasmadigini, kirilacak veya tedirgin olacak olsam bile dusuncelerini acikca soylemedigini anladigim zaman vazgectim.

Bana yalan soyledigini anladigim zaman vazgectim.

Gozlerime baktiginda kalbinle bakmadigini ve bana hala soylemedigin seyler oldugunu hissettigimde vazgectim.

Her sabah benimle uyanmak istemedigini, gelecegimizin hicbir yere gitmedigini anladigim zaman vazgectim.

Dusuncelerime ve degerlerime deger vermedigin icin vazgectim.

Agrilarimi dindirecek sicak sevgiyi bana vermediginde vazgectim.

Sadece kendi mutlulugunu ve gelecegini dusunerek beni hice saydigin icin vazgectim.

Tablolarimda artik kendimi mutlu cizemedigim ve tek neden sen oldugun icin vazgectim.

Bencil oldugun icin vazgectim.

Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem icin yeterli degildi, cunku sevgim yuceydi.

Ama hepsini dusundugumde senin benden coktan vazgectigini anladim.

Bu yüzden ben de senden vazgectim.

İş hayatında hızla yükselmenin herkes tarafından bilinen ama söylenmeyen sırları :)

İş yerinde nasıl hızla yükseliriz diye soran genç arkadaslara diyemiyorum ki; sadece yapar gibi yapın, aman sakın fazla bir iş yapmayın, enerjinizi şirketinizin işleri ile çok fazla harcamayın, o enerji size daha başka çalışmalarınız için gerekecek, bu arada da bir sürü gürültü koparın, ne kadar çok gürültü koparırsanız o kadar çok iş yaptığınızı düşünürler. 🙂 Asıl mesainizi işinize degil de patronunuza, CEO’nuza kendinizi göstermeye daha dogrusu ona yaranmaya harcayın, bunları yaparken bir kazaya ugramamak için yakın pozisyonlardaki arkadaşlarınızın onlerini kesmeyi, çelmelemeyi de ihmal etmeyin, bu dediklerimi yapın, göreceksiniz bakın sizi cok kısa sürede şef, müdür, koordinatör vb. yapacaklardır. 🙂 O pozisyonlara o şekilde geldiğinizde muhtemelen siz de kendi yardımcılarınızı benzer şekilde davranan, sisteme uyum saglayan arkadaslarınızdan sececeksinizdir, iş dünyasının bu kısır döngüsü de işte böyle sürüp gidecektir. :)) Ama yine de herseye rağmen bu kısır döngüyü kırabilen birçok değerli insanla tanışma fırsatım oldu o açıdan bu gerçekleri bilerek iş dünyasından umudunuzu kesmeyin diyorum genç arkadaslara…

İyi bir İnsan Kaynakları Yöneticisi nasıl olmalı?

Bizde IK Yöneticisi genelde patronun çalışanlarına direkt söyleyemediklerini iletmelerini sağlayan bir elçi, aracı gibi düşünülüyor. Oysa iyi bir “İnsan Kaynakları Yöneticisi” çalışanların, yöneticilerin, kaldıysa sendikaların, güvenini kazanmalı, beklentilerini anlamalı ve anlatabilmelidir. İnsan sevgisi olmadan ve insana güvenmeden sadece patronun sesini şirket içinde taşıyarak İnsan Kaynakları Yöneticiliği yapılamaz diye düşünüyorum.

Egoları yönetebilmek ya da egolar tarafından yönetilmek

Başarılı mı olmak istiyorsunuz, işte size basit bir formül: Erken yaşlarda kendi egonuzu ve başkalarının egosunu yönetebilmeyi öğrenin.
Bütün iş hayatınız, bu egoları yönetebilme mücadelesi ile geçecek. O ilanlarda aranan tecrübe aslında sizin kazandığınız egoları yönetebilme beceriniz. İsterseniz 10 yıllık tecrübeniz olsun, egoları yönetmeyi öğrenemedi iseniz çok da işinize yaramaz o 10 yıllık birikim.
Gençlik yıllarınız çevrenizdeki insanların egolarını yönetmekle geçiyor, zaman ilerledikçe siz de bir yerlere geliyorsunuz, bu sefer kendi egonuzla baş etmeye çalışıyorsunuz. Bu iki azılı mücadeleden galip gelenler istedikleri noktalara gelip, istedikleri yaşamı yaşayabiliyorlar, geri kalanlar mı onlar hep söylenerek tüketiyorlar yaşamlarını.

Bir rüya takım nasıl oluşur?

3 yıl birlikte çalışma şansına sahip olduğum sevgili dostum Merve Tuzlu KÜÇÜKLER’in takımımız ve çalıştığımız döneme ilişkin değerlendirmelerini sizinle paylaşmak istiyorum.

İnsanın iş hayatında nadir zamanlarda “Rüya Takımları” olur…

İş yaşamımın üç yılını coşkuyla, eğlenerek, öğrenerek ve güvenerek birçok projeyi zaferle sonuçlandırdığımız bir takımım vardı/var…

Kazanılan dostluklar unutulmuyor, her yerde yaşayamayacağım bu ortamı sağlayan; Cem Kafadar lideriliğinde, Emine Gök ve Zeynep Akkoç ile yaşadığımız her an öylesine özeldi ki…

Bizim için “RÜYA” değildi, umarım herkesin hayatında, böylesine güçlü takımları olur…

Sevgili Emine Gök’ün değerlendirmeleri;

Merveciğim bizimkisi gerçek bir takım çalışmasıydı yazıdaki gibi tamamen güvene dayalı bir daha rastlayamayacağımız enderlikte .Sevgimizi de kattık işimize ve güzel projeler çıkardık ortaya. Bu güzel ortamda çalıştığım için kendimi çok şanslı görüyorum. Hayat bizi farklı noktalara götürmüş olabilir ancak dostluğumuz baki ….

Merve’ciğim, Emine’ciğim duygularınızı ne güzel dile getirmişsiniz. Biz o 3 yılda Venezuella’dan, Afganistan’a Afganistan’dan Libya’ya, Libya’dan Katar’a, Katar’dan İtalya’ya dünyanın dört bir kıtasına Türk Mühendisleri yerleştirdik, hiç bir hedefin rüyalarda kalmayacağını gördük hep birlikte.

Para kazandık, tecrübe kazandık, bir sürü sıkıntı yaşadık, birbirimizin öfkesini bastırdık, özellikle benimkini bastırmak pek kolay olmuyordu  🙂 fakat tüm bunların yanında en güzeli neydi biliyor musunuz? Eğlenerek çalıştık. Bu söylendiğinde bir çok kişiye ters gelen bir kavram ama bütün başarımızın ve belirttiğiniz gibi rüya takım olmamızın ardında iki unsur vardı. Birincisi hepimizin birbirine olan sonsuz güveni, ikincisi ise her şeyi eğlenerek yapmamız. Çoşkulu ve eğlenceli ortamımız, enerjimizi ve enerjilerin toplamından oluşan sinerjimizi sürekli arttırdı. Önce güveni, sonra eğlenceli ortamımızı inşa ettik hep birlikte, ondan sonrası çok kolay oldu bizim için 🙂

OHAL istihdamı nasıl etkiledi?

Bugünkü Hürriyet IK Gazetesinde yayınlanan “OHAL İstihdamı Nasıl Etkiledi” konulu haberin içinde yer alan kısa açıklamam. Ben, bir çok olumsuzluğu da dile getirdim ama habere ayrılan yer kısa olduğu için bu kadarını almışlar. Şu anda herkes “bekle gör” modunda, tüm bu yaşadıklarımızın üzerine artçılar gelmez ise zaten dipte olduğumuz için bayram sonrası hafif de olsa olumlu bir kıpırdanma olacaktır diye düşünüyorum. Ama çok açık bir gerçek var ki yabancı yatırımcıyı çok korkuttuk, onların tekrar dönmesi biraz zaman alacaktır. İyi Pazarlar 😊

Bir İnşaat Mühendisi öğrencisine tavsiyelerim

Klişe olacak ama her şeyden önce kendine yatırım yap. Sadece iyi bir İnşaat Mühendisi olmaya değil, iyi bir yönetici, iyi bir insan olmaya çalış. Çok iyi bir gözlemci ol, gözlediklerinden iyi sentezler yapabilecek şekilde kendini geliştir. Kültürü, sanatı hayatının içine kat, heyecanını hiç kaybetme…

Mülakatlarda firma adayı, aday firmayı neden beğenmez?

Doğru insanları doğru firmalarla buluşturabilirsek sektöre en büyük katkıyı sağlarız diye düşünüyorum. Yanlış insan veya yanlış firma diye bir şey yoktur. Kişi, firma uyumu diye bir şey vardır. Amaç firmanın ve kişinin değerlerinin örtüşmesidir. Bunun için farklı testler yapıp adayın ve firmanın kafasını karıştırmaya gerek yok. O firmada bir gün geçirip mümkünse adayın evinde de bir kahve içebilirsek her iki tarafın da değerlerini büyük ölçüde anlayabiliriz.
Burada en sıkıntılı durum elemanın işi alacak yöneticinin değerlerinin firmanın değerleri ile farklılık göstermesi. Bu durumda yönetici kendi değerlerine uygun bir adayı beğeniyor ancak aday yönetici ile iyi bir iletişim kurmuş olmasına rağmen firmanın değerlerinin kendisi ile uyumlu olmadığını anlıyor ve büyük olasılıkla teklifi kabul etmiyor. Bir diğer sıkıntılı durumda aday firma değerleri örtüşürken adayın yöneticiyle değerlerinin uyuşmaması. Bu durumda da aday işi isterken yönetici adayı istemiyor.
Firmaların yönetici seçimlerinde firma değerleriyle uyuşan kişilerle ilerlemeleri bu çelişkilerin oluşmasını engelleyecektir. Bir adayın firmayı ya da firmanın adayı beğenmemesinin altında yatan her zaman için değerlerin uyuşmazlığıdır.