Hemen baştan söylemek istiyorum, bir konuda yanlış anlaşılmak istemem. Edebi eserleri doğrudan bir şeyleri öğrenmek için okumaya kalktığımızda hem öğrenmemiz mümkün değil hem de bu bakış açısıyla kitapları değersizleştirmiş oluruz. Yazıma bu başlığı atıp, böyle bir cümleyle başlamanın ciddi bir çelişki olduğunun farkındayım. O zaman eserlere ve kahramanlara geçmeden bu konuyu biraz açayım. Kurgu kitapları ilk okuduğumuzda kendimizi sayfaların arasına bırakarak, bizi götürdükleri yerlere yolculuk yapmak, yeni karakterler, yeni dünyalar, yeni bakış açıları keşfetmek büyük bir keyif. Ancak ilk okuyuşumuzda aldığımız derin hazzın ardından yapacağımız sonraki okumalarla farklı noktalara odaklanabiliriz. Tarihi bir okuma, sosyolojik bir okuma ya da cinsiyet ayrımcılığı üzerinden bir okuma gibi kurguyu öncelikli kılmadan yapılacak okumalar bize farklı perspektifler kazandıracaktır. Zaten klasikleri klasik yapan da bize farklı fırsatlar yaratabilme kapasitelerinde değil mi?
Okumaya devam etTag Archives: hayat
Hayat kadığı yerden devam ediyor…
Hayat kadığı yerden devam ediyor 🙂
Cumartesi ve Pazar günkü Zoom platformundan verdiğim İnşaat Sektörüne Yönelik Proje Yönetimi eğitimlerimden sonra bugün de Kültür Üniversitesi’nde sevgili dostum Gamze Alptekin’in dersine konuk oldum. Bu sefer de Adobe Connect üzerinden öğrenci arkadaşlarla iş hayatına yönelik okullarda öğretilmeyenleri konuştuk.
Nisan ayı içinde online olarak;
Şantiye Yönetimi,
Proje Yönetimi,
Primavera ve
Tilos
eğitimlerimiz devam edecek. Tabii 2 Mühendis YouTube kanalımız da. 🙂
Ayrıca konusunda uzman farklı konuklarla webinar ve benzeri online toplantılarımız da olacak. Netleştikçe tarihleri sizlerle paylaşacağım.
Eğitimlere de, evde kalmaya da devam…
Herkese sağlıklı günler


Bir fotoğraf ve bir anda aklıma getirdikleri
İlk baktığımda Peterhof Sarayı’nın girişindeki yolun iki tarafındaki ağaçların peyzajı çekti beni. Ben de hemen fotoğrafladım gözüme kaçan bu görüntüyü. Doğanın formunu bozarak güzelleştirmeyi becerebildiği için peyzajı çok severim. İnsanın yeryüzündeki en yumuşak ve en sevimli başkaldırısıdır belki de peyzaj. Senin eserini istersem ben daha da güzelleştirebilirim diye fısıldar doğanın kulağına. Doğa da hiç kızmaz bu fısıldamaya. O da kısık bir sesle beni çirkinleştirmeden güzelleştirebilirsin der sanki.
Yaşlılık nerede başlar, orta yaşlılık nerede biter hiç anlamam ama fotoğraftaki çiftin yaşlılığın ilk yıllarında olduğunu düşünüp, onları orada bir yerlere oturtuyorum kafamda. Yorgunlar, ağır ilerliyorlar ama çevrelerine daha dikkatli bakıp, her şeyi daha bir özümseyerek. Arada önlerindeki upuzun yola bakıp, yaşanacak güzel günlerimiz var diyor da olabilirler. Kim bilir, arkalarında nasıl bir yol bıraktılar, bunu göremiyoruz fotoğrafta. Hemen gerilerinde toprağın üzerine gelişi güzel dökülmüş henüz kurumamış sarı yapraklar her ne kadar sonbaharın gelişine dair bir işaret olsa da, ağaçların parlak yeşilliği ilkbaharlarının hiç bitmeyeceğini söylüyor onlara sanki.
Toprağın gökyüzüne kavuştuğu yerde yol bitecek ya da sonsuzluğa karışacak. Çiftimiz oraya ulaştıklarında fotoğrafın arkasına geçecekler artık. Biz onları göremesek de, bu ağaçlıklı yoldan geçtiklerini bileceğiz.
İnsanı en sarsan uyanış
Gohar Homayounpour’un çok güzel bir tespiti var.
“En sarsıcı, en sancılı uyanışlardan biri; ait olman gereken yere bile ait olmadığını fark etmek.”
Bilgeliğe giden farklı bir yol
William Blake’in ilginç bir fikri var:
“Eğer deli, delilikte direnseydi bilge olurdu.”
Paranın anlattıkları…
“Elimizdeki para, satın almayı arzulayabileceğimiz şeyleri temsil ederken, aynı zamanda, bu para karşılığında satmış olduğumuz şeyleri de temsil eder.”
Kapital 1. Cilt, Karl Marx
Yalnızlığın en güzel tanımlarından biri
J.P.Sartre’a göre yalnızlık; düşündüklerinizin kafanızın duvarlarına çarpıp tekrar içeride kalmasıdır.
Sevmemek Cehennemdir
50 yaşımdan 20 yaşıma yazılmış bir mektup
- Başarıya çok fazla takıntılı olma, anı kaçırırsın
- Mükemmelliğe değil elindeki kaynakları en doğru şekilde kullanmaya odaklan. Mükemmeli amaçladıkça hem ona ulaşamayacaksın hem de üretimin ve verimliliğin düşecek.
- Günlük tut, kişisel tarihini yaşarken yakala. Yaşadıklarına ilişkin yazacağın her not kendini daha iyi tanımanı ve anlamını sağlayacak. Kendini tanıdıkça yapacağın seçimler de o denli doğru olacak.
- 30 yaşına kadar her kıtada en az bir ülkeyi görmeyi hedefle. Tüm anlatılanları, bütün okuduklarını bu seyahatlerinden sonra daha iyi içselleştireceksin.
- Fotoğraf çekmenin tekniklerini öğren. Fotoğrafçı gözüne ne kadar erken sahibi olursan çevrendeki detayları o kadar iyi yakalayacaksın, bu becerin ile çok kişinin göremediklerini görebileceksin.
- Okuyabildin kadar edebiyat klasikleri, felsefe ve şiir kitapları oku. Dünyayı da, kendini de ancak okudukça daha iyi anlayacaksın. Üniversiteyi bitirdikten sonra okumak için bu kadar fazla zamanın olmayacak.
- Gazete ve benzeri popüler yayınlara ayırdığın zamanı olabildiğince düşür. Bu yayınların çoğunun amacı, senin düşüncelerini manipüle edip sistemin istediği bakış açısına sahip olmanı sağlamaktır.
- Sadece kendi mesleğinden değil farklı meslek gruplarından da arkadaşlar edinmeye çalış.
- Televizyonu değil, sinemayı tiyatroyu hayatına sok.
- Becerebiliyorsan bir müzik aletini çalmayı öğren.
- Arkadaşlarını, dostlarını kaybetme. İlerleyen zamanda en eski arkadaşların seni en iyi anlayanlar oluyor.
- Negatif insanlardan uzak dur, enerjini çalıyorlar. Bu yaşında enerjin bol olduğu için bu insanların sana verebilecekleri zararları tam anlayamayabilirsin.
- Sevdiğin şeyleri daha çok, sevmediğin şeyleri daha az yap.
- Sadece yaşadığın toplumdaki insanlara değil henüz dünyaya gelmemiş insanlara karşı da sorumlulukların olduğunu unutma.
- Dogmatik olan her şeyi sorgula.
- Zamanını iyi yönet, sen onu yönetemezsen o seni yönetmeye başlıyor, tüm yönetemediklerin gibi. İstediklerini bir türlü yapamazken hep bir şeyleri yetişmeye çalışıyorsun, çoğuna da yetişemiyorsun.
- Eşya, mal değil anı biriktir. Satın aldıklarını unutacaksın, yaşadıkların hep seninle kalacak.
- İlk referansın kendi iç sesin olsun, iç sesini toplumun gürültüsüne boğdurma.
- Hata yapmaktan değil hiçbir şey yapmamaktan kork. En korkuncu, insanın korkularına yenik düşüp eylemsizleşmesidir.
- Hayatını olabildiğince basitleştir. Bu sadeliği hayatına geçiremez isen, kendi yarattığın kaosun içinde boğulabilirsin.
- İnsanların söylemediklerini duymayı öğren. Asıl anlatmak istedikleri, beden dilinde ya da ses tonunda saklıdır.
- Cevapların çoğunu ya doğada ya felsefede bulacaksın. Doğayı da felsefeyi de iyi öğrenmeye çalış.
- Sahip olduklarının kıymetini bildiğinde yaşam daha kolaylaşacak.
- Hatalarından doğru dersleri çıkarabilme yeteneğini geliştirdikçe yanlışlarını fırsata çevireceksin. Hiçbir hatanın boşa harcanmasına izin verme.
- Pusulan vicdanın olsun.
- Ne politikaya gir ne de ilgilen.
- Mutluluğun tükettiklerinle değil, ürettiklerin ile bağlantılıdır.
- Gençliğindeki yenilikçi bakış açını hiç kaybetme. Hatta onu daha da geliştirmenin yollarını ara.
- Fikirlerine aşık olma. Aşık olduğun noktadan sonra daha iyisini yaratamazsın.
- Yarışacaksan birileri ile değil kendin ile yarış. Hep daha iyi versiyonun için çalış.
- Sonuç odaklı değil süreç odaklı ol. Sadece sonuca takılırsan yaptığın işteki anlamı kaçırırsın.
- Gün içinde olumlu duygular yaşadığın anların sayısını çoğaltmaya çalış.
- Geleceğe yönelik öngörülerin olsun. Seçimlerinde bu öngörülerini de dikkate al.
- Eleştirilmekten korkma. Eleştirileri doğru sentez edebilirsen yolunda daha hızlı ilerlersin.
- Olayları neden sonuç ilişkisi kapsamında değerlendirmeye çalış. Sana en anlamsız gelen bir sonucun hiç tahmin etmediğin bir sebebi olabilir. Sonuç olarak gördüğün belki de bir sebeptir.
- Affetmek yüreğini hafifletir, affet ama unutma. Unutursan aynı acıyı tekrar yaşayabilirsin.
- Birilerinin hayatına ne kadar olumlu dokunabiliyorsan kendini o kadar iyi hissedeceksin.
- Hayatın özünde basit ve keyifli olduğunu, onu zorlaştıranın toplumsal olgular olduğunu unutma. 100 yıl önce doğru kabul edilen çok şey bugün için nasıl yanlışsa, bugünün doğruları da 100 yıl sonra yanlış olabilecektir. Toplumsal dogmaların değil evrensel doğruların peşinden git.
- İdeolojilerin seni körleştirebileceği tehlikesini gözardı etme. Unutma ideolojiler sadece seni değil toplumları da körleştirebiliyor.
- Hayatın kaliteli olsun istiyorsan kaliteli sanat eserleri ile besle kendini.
- Korkularından arındıkça özgürleştiğini göreceksin. Korku ve özgürlük bir arada olmuyor.
- Beklentilerini doğru yönetebilirsen hayatın daha kolaylaşacaktır.
- Herkesin birbirine benzemeye çalıştığı bu dünyada özgünlüğünü korumayı başarabilirsen daha erken fark edilirsin.
- Sistem seni de öğütmeye çalışacak, tek yapacağın farklılığını, özgünlüğünü korurken kendini sürekli geliştirmek. Yoksa kalabalığın içinde kaybolup gidersin.
- En iyi geri dönüşü olan yatırım kendine yapacağın yatırım olacak.
- Kendinle yüzleşmekten korkma, yüzleşmeden kendini aşamazsın.
- Çelişkilerin yaratıcılığını geliştirecektir, onlardan korkma, içlerindeki mizahı yakalamaya çalış.
- Mizahı hayatının içinde tut. Kahkahalarını çoğalt, unutma kahkahaların da seni çoğaltacaktır.
- Yeri geldiğinde kendine format atmaktan çekinme aksi taktirde işletim sistemin kilitlenebilir.
- 50 yaşına geldiğinde 20 yaşındaki haline sen de bir mektup yaz 🙂
İçimize açılan kapıların anahtarlarını bulamıyoruz
İçimize açılan kapıların anahtarlarını bulamıyoruz bütün derdimiz bu. Kimimiz tüm kapıları açan maymuncukların bizim kapılarımızı da açacağını düşünüyor, kimimiz kolay açılmasın diye bir kilit daha vuruyor kapıya, kimimiz anahtar deliğinden görebildiğimiz kadarı ile biliyoruz içimizdekileri, kimimiz kapının arkasındakilerle baş edemeyeceğinden korkup içerideki yükün baskısı ile açılmasın diye kapının önüne ne varsa yığıyor, kimi ise böyle kapıların olup olmadığının farkında bile olmadan tüketiyor yaşamını…
