İlk insan çıplak olduğunu hissedince korku hissetti ve böyle başladı insanın korkuyla tanışması. Korku duygusu ile kendini korumayı öğrendi ve türünü yaşadığı bütün o tehlikelere rağmen bugünlere getirdi. Geçirdiği bu evrim sürecinde güvende yaşamak en önemli önceliklerinden biri oldu. Düşündü ki güvenliğini arttırdıkça tehlikeler de, korkuları da daha azalacak, daha az korkacak dünyadan, yaşamından, kısaca her şeyden. Ama hiç de öyle olmadı, tersine güvenliği arttıkça korkuları da artmaya başladı. En acısı da eskiden doğadan gelecek tehditlerden korkarken bugün en çok kendinden korkar oldu.
Category Archives: hayat
İki farklı yaşamamız vardır der Pessoa
Pessoa’ya göre iki yaşamımız var.
Çocukluğumuzdan beri düşümüzde yaşattığımız gerçek biz.
Diğeri ise insanlarla paylaştığımız sahte olan.
Günümüz insanını esir eden şeyler
-Cehalet
-Önyargılar
-Televizyon
-Kibir
-Para
-Güç
-Politikacılar
-Makineler
-İdeolojiler
-İnsanlar
Depresyon belirtileri
Engin Geçtan, depresyon belirtilerini ne kadar güzel dile getirmiş:
“İşler yolundaymış gibi yaşayanlar. Yani mış gibi yapanlar. Evinde yalnız kalamayanlar, sürekli çalışanlar, durmaksızın koşturanlar, uyuşturucusu ‘hız’ olanlar. İçimizdeki boşluk…”
Sevmemek Cehennemdir
İçimize açılan kapıların anahtarlarını bulamıyoruz
İçimize açılan kapıların anahtarlarını bulamıyoruz bütün derdimiz bu. Kimimiz tüm kapıları açan maymuncukların bizim kapılarımızı da açacağını düşünüyor, kimimiz kolay açılmasın diye bir kilit daha vuruyor kapıya, kimimiz anahtar deliğinden görebildiğimiz kadarı ile biliyoruz içimizdekileri, kimimiz kapının arkasındakilerle baş edemeyeceğinden korkup içerideki yükün baskısı ile açılmasın diye kapının önüne ne varsa yığıyor, kimi ise böyle kapıların olup olmadığının farkında bile olmadan tüketiyor yaşamını…
Sizi borçlandırarak bir kere ele geçirdiler mi artık onlardan kurtulmanız öyle kolay değildir
Sizi borçlandırarak bir kere ele geçirdiler mi artık onlardan kurtulmanız öyle kolay değildir. Sistem kementini atmıştır boğazınıza bir kere, özgürlüğünüzü teslim almıştır sizden. “Bugün borç alan yarın emir alır” diye boşuna dememiş atalarımız, bir kere emir almaya başlayınca sistem her istediğini yaptırmaya başlar size. Borcunuz vardır, sevmediğiniz işi bırakamazsınız, borcunuz vardır istediğiniz hayatı yaşayamazsınız, borcunuz vardır hayal ettiklerinizi gerçekleştiremezsiniz, kısır bir döngünün içinde dönmeye başlamışsınızdır. Boğazınızdaki kement sizi sıkıyordur ama çıkartamazsınız onu oradan. Sonra düşünürsünüz, ben bu borcu niye almıştım, neden nakit akışı mı bozmuştum diye, bakarsınız ki hiç de gereği yokmuş aslında bu sıkıntıya. Faizi ile ödediğiniz borç sadece para değil bu paraya sahip olmak için harcadığınız zamandır yani hayatınızdır aynı zamanda. 😊
Soruna hastalıklı sistemin içinden baktığınız sürece bulacağınız çözümler de doğal olarak sağlıksız olacaktır
IK seminerlerine takip etmeye çalışırım, IK yazılarını da okurum ama pek haz etmem bu seminerlerden, yazılardan, açıkcası çok fazla bir şey de alamam bu çalışmalardan. Neden derseniz, genellikle sistemin içinde kalan çözümler ve öneriler getirirler. Oysa sıkıntının aslı sistemin kendisindedir. Soruna hastalıklı sistemin içinden baktığınız sürece bulacağınız çözümler de doğal olarak sağlıksız olacaktır. Bu konuşmalara, yayınlara dikkat edin, hep sorunun insanda, iş arayanda olduğunu vurgularlar, firmaların arayışlarında yaptıkları yanlışları hiç dile getirmezler, şirketlerin hatalı tutumlarından dolayı insanların oralarda yaşadıkları sıkıntıları anlatmazlar. Yani insanı firmaların aradığı formata dönüştürmeye çalışırlar. Fakat unuttukları bir nokta vardır; Firmaların sadece kârlılık üzerine kurdukları yanlış politikaları insanların performansını düşürüp, potansiyellerinin ortaya çıkmamasına neden olmaktadır ve asıl sorun da buradadır.
Babamın benim için diktiği ağaç ve ben, ikimiz de ilk aylarımızdayız :)
Hayatımızı yöneten 2 korku
Gelecek korkusu adına bir yaşamı feda edip, yeterli paraya ulaştıktan sonra başka bir korku ile tanışıyoruz; “parayı kaybetme korkusu”. Bu sefer de bu yeni korkumuz bizi yönetmeye başlıyor. Çözüm mü, çok basit, korkularımızın bizi değil, bizim korkularımızı nasıl yönetebileceğimizi öğrenmek. Dünyayı daha iyi anlamak, kendimizden daha iyi bir ben yaratabilmek, önceliklerimizi doğru belirlemek, yaşananlardan doğru dersleri çıkarmak, varoluşumuzu nerede, ne yaparak buluyorsak o noktada durup, tüm bunların bir listesini çıkarmak.

