Programınız uygunsa sergiyi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Arkadaşlarım, bir yıl içinde çok güzel fotograflar çektiler.
https://www.facebook.com/events/1079182972147900/
Tag Archives: Kişisel
İnşaat Zirvesi öncesi SDÜ İnşaat Kulübünden arkadaşlarla kısa bir beyin fırtınası
Süleyman Demirel Üniversitesi İnşaat Kulubünden arkadaşlar, Istanbul ziyaretlerinde sağolsun bizim firmamıza da uğradılar. Kendileri ile meslek, sektör, hayat üzerine keyifli bir beyin fırtınası yaptık 😊 9-10-11 Mart’ta SDÜ’de sektörün önde gelen isimlerinin katılacağı İnşaat Zirvesi olacak, Ege ve Akdeniz bölgesindeki İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık bölümünde okuyan arkadaşların ne yapıp ne edip, programlarını şimdiden ayarlayarak bu zirveye katılmalarını tavsiye ederim. 😊
Beykent Üniversitesi Yapım Yönetimi Seminerleri
Görsel
Dünyayı değiştirmek üzerine öylesine düşünceler
7 Kasım 2010 Tarihli Günlüğümden
İnşaat Mühendisi olup, dünyayı değiştirebilecegime inandığım o naif öğrencilik günlerimdeki en sevdiğim parçalardan biriydi Supertramp’ten Logical Song. Az önce dinlediğimde o günlere gittim yeniden.
20’li yaşlarda hissettiklerinizi anca 40’lı yaşlarda anlıyorsunuz. Onlar çok güzel hislerdi, benim internette ve meslekte yaptığım farklı projelerin de tetikçisi oldu bu duygularım. Bunlar insanı iyi besleyen çok güzel duygular sadece. Dünya tek bir insanın değiştiremeyecegi kadar kadar karışık bir yer. 🙂 Insan bırakın dünyayı kendini bile kolay kolay değiştiremiyor. :))
Ancak şunu iyi biliyorum ki, dünyayı değiştirmek isteyen rejim, düşünce ve tüm sosyolojik olguların yaptıkları buyuk bir hata var o da insanın ideal iyi bir tür olarak kabul etmeleri ancak maalesef insan kötü bir tür. Kapitalizm de bunu görüp, baştan insanın zayıflıklarını baz alarak bir sistem kurdugu icin bu kadar güçlü. Çok büyük afet, savaş vb gibi bir şey olmadan da insanlığın aklını başına toplayıp, iyi yönlerini öne çıkarıp yeni bir sistem kurabilecegine hiç inancım yok açıkçası. Tek iyimserliğim teknolojinin hizla gelişiyor olması, kurtarırsa teknoloji kurtaracak insanlığı bu çıkmazdan…
Cumhuriyeti anlayarak kutlayabilmek
Cumhuriyeti yüreğimizde ve beynimizde anlamını boşaltmadan, içselleştirerek kutlayabileceğimiz günlere erişebilmek dileğimle…
İçimdeki odalar
İçimde o kadar çok oda var ki, gün içinde birinden diğerine sessizce geçmeyi ve girdiğim her odada, diğer tüm odalarda olanlara takılmadan sadece o odada olabilmeyi çok iyi öğrendim.
Para her kapıyı açan bir anahtar mı?
Para kimsenin inanmadığı bir şeyleri ortaya çıkarmamıza imkan verdiği için güzel bir şey. Ancak insanı konformizimin tuzağına düşürürse tüm üretkenliğinizi ve hırsınızı da yok edebilir. O açıdan her ne kadar gençlik yıllarımda bir çok hayalimi gerçekleştirmek konusunda üzerinde çalışma fırsatı bulamadığım için çok param olmamasına hala içimden bir öfke duysam da o öfkenin ve yoksunluğun hırsımı ve hep farklı bir şeyler yapma düşüncemi kamçıladığını düşünürüm. Varsıllığın üretkenlik üzerindeki olumsuz etkisi yoksulluğa göre daha fazladır.
Bir serçe kadar inanıyor muyuz yaptıklarımıza?
Orman yanıyor, bütün hayvanlar seyrediyor, bir serçe bir nehirden bir damla su alıyor ateşin üstüne atıyor, sonra gidiyor bir damla daha alıyor yine ateşin üstüne bırakıyor, sonra bir damla daha, diğer hayvanlar şaşkın bir şekilde sen ne yapıyorsun diyorlar, serçe, benim elimden gelen bu diyor.
Ve biz o ağzımıza yapışmış, klişeleşmiş elimden geleni yaptım derken acaba bir serçe kadar inanıyormuyuz yaptığımız işe?
Çocukluğumun geçtiği ağaç
İnsanların çocukluklarının geçtiği ev, sokak, mahalle olur da, hiç ağaç da olur mu demeyin. Benim ve arkadaşlarımın böyle bir ağacı vardı. Yaz akşamları, okul sonraları birbirimize hiç sormadan bu ağacın çevresinde toplanırdık. Hepimizin arka pencereleri ağacın olduğu bahçeye baktığı için bir arkadaşımızı gördük mü orada, atardık kendimizi ağacın altına. Ben sevmediğim Biyoloji, Tarih gibi dersleri üst dallarına çıkıp çalışırdım. Hiç bir zaman kafamın almayacağını düşündüğüm (herhalde soyadım kafa-dar diye bu dersler girmiyor içeri derdim 😀) bu dersleri bu ağacın dalları arasında nasıl olduğunu anlamadan anlardım. Okul bittiğinde de o tiksindiğimiz bütün derslerin defterlerini bu ağacın altında yaktığımız ateşin içine atar, alevlerin etrafında hoplaya zıplaya okulun bitişini kutlardık 😀
Bugün dünyanın neresinde bir ağacın kesildiğini duysam, Ataköy’deki bu çocukluğumun geçtiği ağaç geliyor aklıma ve kendi kendime diyorum ki demek ki bunların hayatlarında hiç ağaçları olmamış, onun için bu doymamışlıkları, açlıkları, gözlerindeki mutsuzlukları…
İyi Bayramlar demek gelmiyor insanın içinden
Yaşadığımız bunca derin acının ardından değil iyi bayramlar demek, bayram kelimesini bile söylemek insanın içinden gelmiyor bir türlü, tek dileğim bu bayramın bu duygularla yaşadığımız son bayram olması. Bu topraklar üzerinde barışın ve kardeşliğin hakim olduğu bayramdan güzel günleri yaşamamız umudumla…




