Firmanızı hiyerarşi ile mi yönetiyorsunuz, fikirler ile mi?

İş hayatındaki 35 yıllık deneyimim içinde gördüğüm o ki Türkiye’de firmaların çok büyük bir kısmı fikirlerle değil hiyerarşi ile emir komuta zinciri içinde yönetiliyor. Sürekli olarak yukarıdan bir talimat gelmesi bekleniyor. Çok doğaldır ki böyle bir ortamda yeni fikirlerin ortaya çıkmasını bekleyemeyiz. Ne yazık ki fikirler olmadan da değişim olmuyor. Olan değişim de talimatlarla ortaya çıktığı için içselleştirilmesi mümkün olmuyor. Bu durumda da, herkes “mış” gibi yaparak ücretini alıp, bir taraftan da yeni iş fırsatlarını kolluyorlar. Sonuç mu, ne insanlar gelişiyor, ne de firmalar.

İyi liderler insanları güvende hissettirirler

Simon Sinek’in liderlik üzerine yaptığı TED’in en çok izlenen videoları içinde yer alan “Why good leaders make you feel safe” konulu mükemmel konuşmasını fırsat bulduğunuzda izlemenizi tavsiye ederim.

Konuşmadan aldığım notları aşağıda sizlerle paylaşıyorum

İyilik yapan insanlara neden bu hareketi yaptınız diye sorduğunuzda çünkü ben aynı durumda olsam onlar da benim için aynısını yaparlardı diye cevap verirler. Burada çok derin bir güven ve dayanışma hissi var. İyi bir liderin ilk oluşturacağı böylesine bir dayanışma ruhudur.

İnsanlara bana güvenin demekle olmaz, talimatla olmaz, işbirliği yapın demekle olmaz bu bir histir. O zaman bu his nereden geliyor? 50.000 sene öncesine yontma taş devrine gidersek tehlikelerle dolu bir dünya görürsünüz. Bu tehlikelerin içinde hayatta kalabilmek için insanların birbirlerine güvenmesi gerekirdi. Modern dünyada da farklı tehlikeler var.

İnsanoğlunun aradığı güven hissi. Elimizde olmayan tehlikeler karşısında hiçbir kontrolümüz yoktur. Bir lider organizasyon içinde güveni ilk sıraya koyarsa bunun sonuçlarını fazlasıyla alır.

Organizasyon içinde kendimizi güvende hissedersek doğal olarak yeteneklerimizi ve güçlü yanlarımızı birleştirip dışarıdaki tehlikelere karşı koymak ve olanakları kaçırmamak üzere yılmadan çalışırız.

Ailenizde zor bir durum yaşıyorsunuz diye bir çocuğunuzu feda eder misiniz, satar mısınız?

Firmalar da bir aile gibi olmalı, çalışanlarını feda etmemeli. (o aile üyesi evden uçmak istiyorsa o ayrı, evden uçsa da o ailenin üyesidir) O elemanla ilgili bir sorun yaşanıyorsa koçluk verip destek olunmalı, tıpkı okuldan zayıf alıp eve gelen çocuğa ek ders verilmesi gibi

Kendi çıkarlarına korumak için çalışanlarını kurban ettiklerinden CEO’lar ve Genel Müdürler sevilmezler.

Bir firmada insan sayısı önemli değil, kalp sayısı önemlidir insanlar işten çıkarıldığında orada sadece kadro küçülmez, kalp sayısı da kolayca azalır.

Birimizin çok acı çekmesindense hepimizin biraz acı çekmesi daha iyidir.

Liderlik bir seçimdir bir rütbe değildir.

En iyi özgeçmiş her zaman en iyi kişiyi tanımlamaz

Regina Hartley, “Why the best hire might not have the perfect resume” konulu TED konuşmasında özgeçmişe bakış açımızı sorgulayacak çok güzel tespitler yapıyor.Tavsiyem fırsat bulduğunuzda mutlaka seyredin Hartley’in konuşmasını.

Konuşmadan aldığım notları aşağıda sizlerle paylaşıyorum

Derme Çatma karışık tecrübelere sahip kişiler gördüğümde öz geçmişi bir kenara atmadan önce durup düşünürüm.

Çok fazla iş değiştirmiş bir kişi istikrarsız, dikkat eksikliği olan, tahmin edilemez biri gibi görünebilir ya da zorluklara karşı tutkuyla mücadele etmiş biri de olabilir. Belki de daha kavgacı, mücadeleci biridir.

İyi üniversitelere girip başarı ile mezun olmak çok fazla emek ve fedakarlık ister. Fakat tüm hayatın başarı üzerine inşa edilmiş ise zor durumlarla nasıl başa çıkacaksın? Elit üniversiteden mezun olanlar verilen işleri kendi seviyelerinin altında görebilirler. Diğer taraftan sürekli hatalar yapıp sonunda başarmış kişinin zorluklar karşındaki dayanımı daha kuvvetlidir.

Başarılı insanların hayatlarını incelediğimde bir şeyi keşfettim, bir çoğu erken yaşta zorluklar yaşamıştı. Yaşanan olumsuzluklar bir çoğunu geliştirmiştir. Psikolojide “Travma Sonrası Gelişim” dediğimiz konu bu.

Çocukluğunda, gençliğinde zorluklar yaşamış bir insan iş hayatının zorluklarının altından çok daha rahat kalkar.

İyi okullara girip yüksek notlarla bitiren öğrenciler başarı odaklıdır. Ancak iş hayatında önemli olan başarı odaklılık kadar zorluklar karşısında dayanıklı olup, onları aşmak için mücadele edebilmektir. Çalışkan öğrenciler genelde fazla sıkıntılı durumla karşılaşmadıklaları için zorluklar karşısında bocalayabilirler.

Başarılı olmak istiyorsanız başarıyı doğru tanımlamalısınız

Başarı sürekli yukarı çıkmak değil, başarı bir döngü, bir yolculuktur. Başarıyı sürekli yükselmek olarak düşündüğümüzde bir noktaya gelince gevşeyip düşme olasılığımız çok yüksektir ama döngü olduğunu bildiğimizde sürekli mücadelenin içinde kalırız.

İyi bir konuşma yapmak için dikkat edilmesi gerekenler

Chris Anderson’un “İyi bir TED Konuşması için nelere dikkat edilmeli” konuşmasından çıkardığım notları sizinle paylaşmak istiyorum.

Tek bir fikre odaklanın ve konuşmayı olabildiğince kısa tutun
İyi bir içerik sağlayın, bol bol örnekler verin, fikri gerçekçi kılın.
Tüm konuşmada aynı tema üzerinde durun
Dinleyicilerinize önemli olduğunu düşündükleri bir şeyler verin
İzleyicilerinizin merakını çekin
Bir şeyin mantıksız olduğunu açıklamak için ilgi çekici, kışkırtıcı sorular kullanın
İzleyeceğinizin anladığı kavramlarla adım adım fikrinizi inşa edin
Onların olduğu yerden bakın
Dinleyiciye ulaşmak için metaforlar kullanın
Konuşmanızı güvendiğiniz arkadaşlarınıza yapın, hangi kısımlarda karmaşa yaşadıklarını bulun
Fikrinizi paylaşmaya değer yapın
Kendinize sorun bu fikir kime yararlı fikriniz birine bir şeyi farklı yapması konusunda ilham veriyor mu?

İyi bir lider nasıl olmalı?

İyi bir lider insanın potansiyeline ulaşabilmeli. Şu anda iş dünyasında çalışan insanlar hatalı sistemlerden dolayı potansiyellerinin çok azını açığa çıkarıyorlar. Nedeni ise çok basit, mevcut sistem bu fırsatı onlara vermiyor. Biz ise ne yazık ki geçmişteki dünyaya ait demode lider tiplerini yüceltmeye devam ediyoruz.

Firmalar neden aradıkları niteliklerde çalışanları bulamıyorlar?

Turkiye’de su anki istihdam potansiyeli tüm nitelikli mezunları ise alacak kadar büyük ancak bu potansiyeli ortaya çıkaracak platformlar ve ortamlar yok. Firmalar hala 90’larin eski ilan sistemleri ve kafa yapisi ile eleman arıyorlar. Boyle olunca firmalar aradıkları insanlara, is arayanlar da çalışmak istedikleri islere ulaşamıyorlar…