Cem Kafadar ile Kariyer Planlaması

Fatih Üniversitesi Yapı ve Deprem Kulübü’nün davetlisi olarak 12 Kasım Perşembe günü saat 13.00’de “Cem Kafadar ile Kariyer Planlaması” konulu bir seminer vereceğim. Kariyer planlarken dikkat edilecek hususlar, mutluluk, başarı ve para ilişkisi, başarının geçmişten bugüne değişmeyen kriterleri, geleceğin iş dünyası bizlerden neler bekliyor ve benzeri konularda öğrenci arkadaşlarımızla keyifli bir sohbet yapacağız, programı müsait olanlar seminere katılım gösterebilirler.

Cem Kafadar ile Kariyer Planlaması

Dünyayı değiştirmek üzerine öylesine düşünceler

7 Kasım 2010 Tarihli Günlüğümden

İnşaat Mühendisi olup, dünyayı değiştirebilecegime inandığım o naif öğrencilik günlerimdeki en sevdiğim parçalardan biriydi Supertramp’ten Logical Song. Az önce dinlediğimde o günlere gittim yeniden.

20’li yaşlarda hissettiklerinizi anca 40’lı yaşlarda anlıyorsunuz. Onlar çok güzel hislerdi, benim internette ve meslekte yaptığım farklı projelerin de tetikçisi oldu bu duygularım. Bunlar insanı iyi besleyen çok güzel duygular sadece. Dünya tek bir insanın değiştiremeyecegi kadar kadar karışık bir yer. 🙂 Insan bırakın dünyayı kendini bile kolay kolay değiştiremiyor. :))

Ancak şunu iyi biliyorum ki, dünyayı değiştirmek isteyen rejim, düşünce ve tüm sosyolojik olguların yaptıkları buyuk bir hata var o da insanın ideal iyi bir tür olarak kabul etmeleri ancak maalesef insan kötü bir tür. Kapitalizm de bunu görüp, baştan insanın zayıflıklarını baz alarak bir sistem kurdugu icin bu kadar güçlü. Çok büyük afet, savaş vb gibi bir şey olmadan da insanlığın aklını başına toplayıp, iyi yönlerini öne çıkarıp yeni bir sistem kurabilecegine hiç inancım yok açıkçası. Tek iyimserliğim teknolojinin hizla gelişiyor olması, kurtarırsa teknoloji kurtaracak insanlığı bu çıkmazdan…

Bu dönemin ilk Yapım Yönetim dersinin ardından

Dün geceki “İş Teklif Aşamasında Kazanılır Diyenler İçin Öneriler” konulu “Yapım Yönetim” dersime katılan tüm katılımcılara ve Hocam Murat Murat Kuruoğlu na çok teşekkür ederim, sizlerin katkıları ile keyifli bir 3 saat geçirdik. Bundan sonraki dersimiz 17 Kasım’da Fırat Eker ile İş Sağlığı ve Güvenliği üzerine olacak, Fırat’ın iş sağlığı konusunda en ilgisiz kişide dahi farkındalık yaratacak konuşmasını dinlemenizi tavsiye ederim. 1 Aralık’ta ise Planlama, İş Programı ve Maliyet Kontrolü’nü tüm detayları ile konuşacağız. Siz de benim gibi ya işi planlarsınız ya da işin peşinden sürüklenip gidersiniz, siz işi yönetemezseniz, iş sizi gayet güzel yönetir diye düşünüyorsanız şimdiden ajandanızın 2 Aralık akşamını boş bırakın derim 😀 Dönem programı netleşince diğer yapım yönetim ders konularımızı da buradan duyuracağım.

İş Teklif Aşamasında Kazanılır Diyenler İçin Öneriler

Bu dönem Beykent Üniversitesi Taksim Yerleşkesi’ndeki “Yapım Yönetim” derslerim 3 Kasım Salı akşamı saat 19.00’da “İnşaat İşlerinde Teklif Çalışmaları ve İş İhale Edilirken Dikkat Edilecek Hususlar – İş Teklif Aşamasında Kazanılır Diyenler İçin Öneriler” konulu ders ile başlıyor

Sizler de benim gibi iş teklif aşamasında kazanılır veya kaybedilir diyorsanız;
Türkiye’de teklif çalışmalarında yaşanan sorunlar,

Teklif verilmeden önce dikkate alınması gerekenler,

Sağlıklı bir taşeron tedariki nasıl yapılır, taşeron seçimindeki kriterler,

Teklif isterken ve değerlendirirken öncelikler neler olmalı?

Teklif çalışmaları işin planını ve sözleşmesini ne şekilde etkiler?

Malzeme, ekipman temini, işçilik ve öngörülen proje yönetim kadrolarının teklif üzerindeki etkileri,

Teklif istenecek firmalara yönelik ön araştırmalar nasıl yapılır?

Teklif çalışmalarından doğru dersleri çıkarabilmek – Her teklif çalışması bir sonraki teklif hazırlığının altyapısını oluşturmuyor mu? Teklif çalışmalarında süreklilik nasıl sağlanır?

Bir türlü sevemediğimiz metrajlar ve birim fiyat analizlerinin teklif çalışmalarına etkisi

Teklif departmanında çalışanları yılgınlığa düşüren nedenler
ve benzeri birçok konuyu hep birlikte konuşup, tecrübelerimizi paylaşacağımız bu dönemin ilk “Yapım Yönetim” dersime sizleri de beklerim.

Konu: İnşaat İşlerinde Teklif Çalışmaları ve İş İhale Edilirken Dikkat Edilecek Hususlar – İş Teklif Aşamasında Kazanılır Diyenler İçin Öneriler

Konuşmacı: Cem Kafadar İnşaat Mühendisi – 1İnşaat Danışmanlık

Tarih: 03 Kasım 2015 Salı Saat: 19.00

Yer: Beykent Üniversitesi Taksim Yerleşkesi

407 Nolu Sınıf, katılım ücretsiz

İş Dünyasında Kimse Neyi Neden Yaptığını Bilmiyor

İş dünyasında dikkat ettim kimse neyi neden yaptığını bilmiyor çünkü yaptığı işle ilgili düşünmeyi fazla sevmiyor. Zaten iş dünyası da fazla düşünenleri pek sevmiyor.

Genç bir stajyerken de bugün de bu iş neden böyle yapılıyor diye sorduğumda aldığım yanıtlar hep birbirine benziyordu “Bu iş böyle yapılıyor”, “böyle işte”, bazen kabaca “sen kendi işine bak, bize karışma” gibi yanıtlar alıyordum. Oysa benim amacım karışmak değil sadece o işin neden öyle yapıldığına daha farklı bir şekilde yapılıp yapılamayacağına yönelik bir meraktı. Belki bir çok soruma çok fazla yanıt alamadım ama aldığım yanıtlar bana doğru, yanlış bazı çıkarsamalar ve beraberinde sentezleri yapmam için yeterli oldu.

Genç arkadaşlara hep işlerin yapılış metodolojilerine yönelik çok soru sormalarını ve aldıkları yanıtlardan antitezler ve sentezler üretmelerini tavsiye ederim. Aksi takdirde yenilikçi olamazlar ve sistem içinde kaybolup giderler.

Yeni mezun olduğumda hedefim bir kaç bilgisayar dili öğrenmekti çünkü programlamaya ilgi duydukça bir bilgisayar dilinin insanın düşünce yapısına da çok ciddi bir etki yapacağını, farklı düşünce sistematikleri geliştirebileceğini, bunun aynı zamanda yazı dilini de geliştirebileceğini düşünüyordum. Bir programlama dili insana nasıl düşüneceğini, mevcut datalardan bir sistematikle nasıl sonuca ulaşabileceğini öğretiyor. Ancak 90’ların başında şantiyedeki yoğun çalışma koşulları sadece DOS, LOTUS, DBASE’i bir ölçüde öğrenebilmeme imkan verdi. C, Fortran gibi programlara çok istememe rağmen ne yazık ki başlayamadım. 90’ların ortasında Windows ile tanışınca paket programların zaman içinde bir çok ihtiyaca cevap vereceğini, programlama dillerinin bu konuda çalışma yapanlar dışındaki insanların çok da fazla gerek duymayacaklarını fark ettim ve dil öğrenme konusundaki çalışmalarımı bıraktım. Bilgisayar programları ile ilgilenmem haşır neşir olmam paket programları daha çabuk çözmemi en önemlisi de internetin ortaya çıkması ile HTML dilini rahat öğrenmemi sağladı ve  98’de HTML ile yapirehberi.net’i yaptım.

90’ların başında öğrendiğim ya da öğrenmeye çalıştığım programlama dillerinin daha farklı düşünmemde, problemleri analiz ederken dataları daha doğru kullanmamda bana önemli katkılar sağladığını düşünürüm.

Para her kapıyı açan bir anahtar mı?

Para kimsenin inanmadığı bir şeyleri ortaya çıkarmamıza imkan verdiği için güzel bir şey. Ancak insanı konformizimin tuzağına düşürürse tüm üretkenliğinizi ve hırsınızı da yok edebilir. O açıdan her ne kadar gençlik yıllarımda bir çok hayalimi gerçekleştirmek konusunda üzerinde çalışma fırsatı bulamadığım için çok param olmamasına hala içimden bir öfke duysam da o öfkenin ve yoksunluğun hırsımı ve hep farklı bir şeyler yapma düşüncemi kamçıladığını düşünürüm. Varsıllığın üretkenlik üzerindeki olumsuz etkisi yoksulluğa göre daha fazladır.

Çocukluğumun geçtiği ağaç

İnsanların çocukluklarının geçtiği ev, sokak, mahalle olur da, hiç ağaç da olur mu demeyin. Benim ve arkadaşlarımın böyle bir ağacı vardı. Yaz akşamları, okul sonraları birbirimize hiç sormadan bu ağacın çevresinde toplanırdık. Hepimizin arka pencereleri ağacın olduğu bahçeye baktığı için bir arkadaşımızı gördük mü orada, atardık kendimizi ağacın altına. Ben sevmediğim Biyoloji, Tarih gibi dersleri üst dallarına çıkıp çalışırdım. Hiç bir zaman kafamın almayacağını düşündüğüm (herhalde soyadım kafa-dar diye bu dersler girmiyor içeri derdim 😀) bu dersleri bu ağacın dalları arasında nasıl olduğunu anlamadan anlardım. Okul bittiğinde de o tiksindiğimiz bütün derslerin defterlerini bu ağacın altında yaktığımız ateşin içine atar, alevlerin etrafında hoplaya zıplaya okulun bitişini kutlardık 😀

Bugün dünyanın neresinde bir ağacın kesildiğini duysam, Ataköy’deki bu çocukluğumun geçtiği ağaç geliyor aklıma ve kendi kendime diyorum ki demek ki bunların hayatlarında hiç ağaçları olmamış, onun için bu doymamışlıkları, açlıkları, gözlerindeki mutsuzlukları…