Düşünürseniz, günlük yaşamımızda istemediğimiz halde yapmak zorunda olduklarımız, isteyerek yapabildiklerimizden çok daha fazladır. İnsanın özgür olmasının ilk şartının, yapmak istemediği bir şeyi yapmama imkanına sahip olabilmesidir diye düşünüyorum. Benim için özgürlük, bir kişinin her istediği şeyi yapması değil istemediği bir şeyi yapmayabilmesidir
Tag Archives: Kısa Düşünceler
Okul birincilerini işe alırken iyi düşünün
Okul hayatında sadece derslerine yönelmiş, farklı alanlarda hobileri olmamış, sosyal yönlerini geliştirememiş, hayata çok boyutlu bakamayan gençler takım çalışmasında ciddi riskler yaratacaklardır.
Başarılı olmak istiyorsanız başarıyı doğru tanımlamalısınız
Başarı sürekli yukarı çıkmak değil, başarı bir döngü, bir yolculuktur. Başarıyı sürekli yükselmek olarak düşündüğümüzde bir noktaya gelince gevşeyip düşme olasılığımız çok yüksektir ama döngü olduğunu bildiğimizde sürekli mücadelenin içinde kalırız.
Çelişkilerini yönetebilen insanlar geleceği yönetebilir
Kendisi ile çelişmeyi beceremeyen insanlar daha dogmatik oluyorlar. Böyle düşündükçe de bakışlarını ileriye değil geriye doğru çeviriyorlar, sürekli kendilerini tekrarlıyorlar, aynı şeyleri yazıp, ısrarla aynı şeyleri söylüyorlar. Kendim ile çelişip, tüm bu paradokslarıma gülebilmek her zaman için beslemiştir beni. Yaratıcılığımızın da geleceğe yönelik vizyonlarımızın da çelişkilerimizi ne kadar iyi yönetebildiğimizle bağlantılı olduğunu düşünürüm.
Kapitalizmin sonu nasıl gelecek?
Son zamanlarda en çok kafamı yoran soru bu diyebilirim. Sanayi devriminin kendi koşulları içinde ortaya çıkan kapitalizmin bilgi çağına girdiğimiz 21. yüzyılda ömrünü bir şekilde sonlandıracağını düşünüyorum.
Sağlık sektörü, insan eliyle üretilen virüslerle büyütüldüğü gibi, kapitalizm de küresel güçlerin manipüle ettiği krizlerle varlığını sürdürebiliyor. Muhtemelen çok yakın gelecekte bu şekilde yaratılan küresel ölçekte kontrol edilemeyecek bir kriz kapitalizmin sonunu getirecek.
Unutulmamalı ki bir sistem çözdüğünden çok sorun yaratıyorsa sürdürülebilirliği bir yere kadardır. Bu durum eğitim sistemi için de, devlet veya firma yönetimi için de, küçük bir aile içindeki işleyiş için de geçerlidir.
Her ne kadar kapitalizm, çöküşüne yönelik sinyaller vermiş olsa da, doğa ile barışık yaşamayı becerememiş, çok da iyi bir tür olmayan insanın kapitalizmin yerine koyacağı yeni yapının daha iyi olup olmayacağı da apayrı bir soru işareti olarak önümüzde duruyor. 🙂
Evliliğin en büyük düşmanı mükemmel evlilik fikri
Evlilikte sorunları ilk gençlik yıllarında bir ölçüde çözmüş olabilmek ileriki yılların daha rahat geçmesini sağlıyor. İdeal olan mükemmel bir evlilik değil samimi bir ilişki. Mükemmeli amaçladıkça işleri zorlaştırıp mekanikleştiriyoruz ve içtenliği kaybetmeye başlıyoruz. Oysa ki iyi bir evlilikte en fazla ihtiyaç duyulan şey samimiyet.
Etiketlenmek istemiyorum çünkü bir tek ben yok içimde
Beni kolay kolay etiketleyemesinler diye bir çok farklı işi bir arada yapıyorum ama yine de bir şekilde etiketliyorlar. Dikkat ediyorum, ya görmek istedikleri ya da görmek istemedikleri şekilde etiketleniyorum. Neden bu kadar farklı işi bir arada yaptığımın yanıtını hiç bir zaman tam olarak veremedim kendime. Belki de Sartre’ın dediği gibi bir çok farklı alanda var olarak hiçliklerimi dolduruyorum.
Kapitalizmin üzerimizdeki baskısından nasıl kurtulabiliriz?
Hepimiz yer yüzündeki olağanüstü farklılığımızı hissettiğimiz ve hayatımızı onu gerçekleştirmeye adadığımızda kapitalizmin üzerimizdeki baskısından bir ölçüde kurtulmaya başlayacağız. İnsanoğlunun sonunu getirebilecek bu sistemden tek kurtuluşumuzun da bu olduğunu düşünüyorum.
Üniversite eğitimi iş hayatına zarar verecek noktaya doğru mu gidiyor?
Eğitim, teknolojiye iş hayatı kadar hızlı ayak uyduramadı ve okulda öğretilenlerle iş dünyasında yaşananlar arasındaki makas daha önce hiç olmadığı kadar açılmış durumda. Açılma bu hızıyla devam ederse üniversiteden yeni mezun olan bir öğrenci girdiği işe yarardan çok, eski kalıplarla aldığı eğitimden dolayı zarar verecek. Eğitim dünyası, vakit kaybetmeden günümüzün iş hayatına adapte olacak yenilikçi çözümler üretmeli ve onları da hızla hayata geçirmeli.
Ne kötüdür görüneni görememek
Gün içinde bu kadar çok imge ile karşılaşıp da onları fark edemeyecek bir zihinsel yorgunluğun içinde olmak beni üzüyor.
Tam bir roman kahramanı dediğim insanları, işte bir film karesi diye düşündüğüm sahneleri hafızama kaydetmek ve istediğimde de kaydettiğim yerden geri çağırmak istiyorum. Ama bunun için gerekecek boş alanı bir türlü açamıyorum içimde. Kafalarımızın içini ne kadar gereksiz, yaratıcılığımızı köreltecek şeylerle doldurmuşuz ve bunu sürdürmeye devam ediyoruz. Ne çelişkilerimizi ne de çevremizdeki imgeleri fark edebiliyoruz.