Bir gün yapay zeka yazılımları insanların bu gezegende faydasız olduklarını düşünüp onları yok etmeye kalkarlar mı?

Video

Noah Harari, son kitabı “Homo Deus – Yarının Kısa Tarihi”nin yayınlanmasının ardından Serdar Kuzuloğlu ile yaptığı röportajda yapay zeka insan ilişkisinin geleceğine ilişkin ufuk açıcı değerlendirmeler yapıyor.

Homo Deus Yarının Kısa Bir Tarihi


Kitabı aldım ve bu hafta okumayı planlıyorum. Bu arada dunyahalleri.com sitesinde Harari’nin Istanbul’daki seminerinden notları aşağıda paylaşıyorum. Kitabı bitirdikten sonra kendi notlarımı da yazacağım.

İnsanlık tarihini üç şey tanımları: kıtlık, veba ve savaş.

Ölüm sebeplerimiz değişti. İntihar ederek ölenlerin sayısı suça bağlı ölenleri geride bıraktı. Açlıktan ölenlerin sayısı fazla yemekten ölenlerden az. Artık hastalıktan değil, yaşlılıktan ötürü daha fazla insan ölüyor. Bunlar tarihte ilk defa oluyor.

Artık doğal değil; politik kıtlık var. Kıtlık içindeki (Kuzey Kore ve benzeri) ülkeler doğal şartlarından ötürü değil; siyasi iktidarlarının tercihlerinden dolaylı açlık içinde.

Çocuk ölümleri yüzde 33’ten yüzde 5’e düştü.

Eskiden barış ‘savaşa ara verme’ anlamını taşıyordu. Bugün radikal örnekler haricinde dünya genelinde gerçek anlamıyla bir barış hakim. Ülkeler birbiriyle geleneksel anlamda savaşmanın mantıksızlığını anladı.

Savaşın daha az konuşulan ve daha düşük bir ihtimal olmasının en büyük sebebi savaş maliyetinin çok yükselmiş, kazancının düşmüş olması.

Bugünün büyük ekonomileri mal ve üründen çok bilgi ve hizmete dayalı. Örneğin Çin Silikon Vadisi’ni işgal ederek bir şey elde edemez (Silikon Vadisi’nde silikon madeni yok). Bugünün gücünü fikirler, beyinler belirliyor. Dolayısıyla ticari ve istihbari faaliyetler çok daha anlamlı.

21. Yüzyılın hedefleri: savaşın dönüşü, iklim değişikliği, teknolojik ezber bozumu.

İnsanoğlu yeni tanrılara dönüşüyor. Ancak bunu gerçekleştirirken onların sorumluluğuna da sahip olmamız gerekiyor.

Bedenimizi de doğayı kullandığımız gibi kullanırsak (ki hakkında pek de bir şey bilmiyoruz) kendi iç ekolojik dengemizi bozabiliriz.

Teknolojiyle desteklenen yeni yarışta geri kalan ülke ve şirketler artık arayı asla kapatamayacak. Bu dönüşüm Sanayi Devrimi’ne benzemiyor.

İnsani sınıflar arasında şu ana kadarki bütün farklar maddi ve manevi değerlere bağlıydı. Artık biyolojik farklar belirleyici olacak.

Yeni seçkin sınıfın sağlık, eğitim ve toplumsal refaha yönelik yaklaşımı çok şeyi belirleyecek.

Faydasız bir insan kalabalığı oluşabilir. Bugün insanların çoğu askeri anlamda hiçbir işe yaramıyor. Saldırı ve savunma insana pek ihtiyaç duymayan teknolojilerle yürütülüyor. Otomasyon ve yapay zeka çağında insanlık ekonomik olarak da işlevsiz kalacak.

Makinelerin başarısı yüzünden fiziksel işleri onlara bıraktık. Bilişsel işleri de onlara bıraktığımızda üçüncü bir yeteneğimiz kalmayabilir.

‘Süper Seçkinler’ ve (ekonomik ve askeri anlamda) faydasız insanlar arasında bir dünyaya kalabiliriz.

İnsanlardan algoritmalara geçiyoruz (biyometrik veri + bilişim gücü = seni senden daha iyi bilen bir ‘Googlevari’ yapı)

Artık en büyük müşteri insan değil; Google algoritması. Kitap özetleri bile SEO odaklı yapılıyor.

Uzay kolonileri için yeni bir insan ırkına ihtiyacımız var.