1983’de ilk gördüğümde çok da sevmediğim bu binada en güzel yıllarımın geçeceğini hiç bilmiyordum. Taşkışla’dan biraz buruk geldiğimiz inşaatı devam eden bu yapıda okul nasıl bitecek diye dertlenirken bugün mezuniyetimizin 30.yılı törenine geldik. 😊

Tag Archives: Kişisel
Proje Yönetimi ve İş Yaşamına Yönelik Okullarda Öğretilmeyen 40 Ders
Beykent Üniversitesi’nde bu yılın son dersini keyifli, interaktif bir katılımla gerçekleştirdik. Bu dönem mezun olan öğrenci arkadaşlarıma güzel bir gelecek diliyorum. Öğrencilerimizle birlikte derse bir yıl süresince dışarıdan dinleyici olarak gelen herkese de gösterdikleri yoğun ilgileri için çok teşekkür ederim. Umarım, derslerde paylaştığımız bu düşünceler, her birimizin farklı sentezlere ulaşmasına bir ölçüde de olsa katkı sağlar. Gelecek dönem Proje Yönetimine yönelik yepyeni konu ve içeriklerle görüşmek dileğiyle…
Alarko Fidanlık Projesinde verdiğim eğitim
Zamanında sizlerden (Haluk Martağan, Osman İshakoğlu) aldığım değerli bilgileri bugün Alarko Fidanlık Projesindeki genç arkadaşlarla paylaşma imkanı sağladığınız ve dersime katıldığınız için çok teşekkür ederim. Davetiniz ve nazik ağırlamanız benim için onur vericiydi. Gökşin Çapar, bu kusursuz organizasyon için size ve ekip arkadaşlarınıza da ayrıca teşekkür ederim. Aynı yollardan geçtiğimiz Alarko’daki genç arkadaşlarım için Beykent Üniversitesinde verdiğim derslerden derleyerek hazırladığım “Proje Yönetimi ve İş Yaşamına Yönelik Okullarda Anlatılmayan 45 Kısa Ders” konulu eğitim sunumum umarım, onların mevcut bilgilerinden yola çıkarak yeni sentezler yapması konusunda küçük de olsa bir katkı sağlamıştır.
Civilcon 2014 kapsamındaki Insan Kaynakları Panelinde yaptıgım konuşmamdan
Gayrimenkul Sektöründe Kariyer Fırsatları
Neden İstediğimiz İşi Bulamıyoruz – Neden Firmalar İstedikleri İnsanları Bulamıyorlar?
12 Ocak Salı akşamı Beykent Üniversitesi Taksim Yerleşkesi’ndeki “Yapım Yönetimi” dersimin konusu “Neden İstediğimiz İşi Bulamıyoruz – Neden Firmalar İstedikleri İnsanları Bulamıyorlar?”
Siz de benim gibi İnsan Kaynakları ile ilgili sorunların cevaplarının felsefede saklı olduğunu düşünüyorsanız, Dostoyevski, Aristo, Freud, Bernard Russell, Sartre bir seminerde nasıl bir araya gelir diye merak ediyorsanız;
16 yaşında sivilceli bir ergen iken seçtiğiniz meslek, şu anda gerçekten yapmak istediğiniz meslek mi?
Harika bir kariyere nasıl ulaşırız?
İzlenim Yönetimi (Impression Management) üzerine kurulmuş, gerçekçi olmayan iş görüşmeleri
İş hayatı neden bir çoğumuz için “mutlu gibi görün ve katlan” noktasında 🙂
Birbiri ile aynı özgeçmişler arasından, birbirine benzer mülakat teknikleri ile yetenekleri nasıl yakalayabilirsiniz?
Samimiyetten uzak insan kaynakları politikaları
Tatmin edici bir kariyerin temel noktaları nelerdir?
Yaptığınız işi nasıl anlamlı kılabilirsiniz?
ve benzeri birçok konuyu hep birlikte konuşup, tecrübelerimizi paylaşacağımız bu haftaki “Yapım Yönetim” dersime sizleri de beklerim.
Tarih: 12 Ocak 2016 Salı Saat: 19:00
Yer: Beykent Üniversitesi Taksim Yerleşkesi
407 Nolu Sınıf, katılım ücretsiz
2015’de çok severek okuduğum ve tavsiye edebileceğim 45 kitap
İlahi Komedya – Dante
Suç ve Ceza – Dostoyevski (2.kez)
Dünyayı Güzellik Kurtaracak Aforizmalar – Dostoyevski
Palto – Gogol (Dostoyevski, hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık derken ne kadar doğru söylemiş)
Denemeler – Montaigne (Başucu Kitabım)
Not Defteri – Anton Çehov (2.kez)
Yeni Bulunmuş Hikayeler – Anton Çehov
Milena’ya Mektuplar – Kafka (Kimbilir kaçıncı kez) 😀
Hiçbir Şey İstememenin Mutluluğu Aforizmalar – Fernando Pessoa
Deneyimlerim – Üzeyir Garih (2.kez)
Nietzche’den Hayat Dersleri – John Armstrong
Freud’dan Hayat Dersleri – Brett Kahr
Haberler – Alain De Botton
Statü Endişesi – Alain De Botton (2.kez)
Felsefenin Tesellisi – Alain De Botton (2.kez)
Sofie’nin Dünyası – Jostein Gaarder (2.kez) (Felsefe Tarihi üzerine yazılmış en keyifli kitap)
Buda ile Kahve – Joan Duncan Oliver
Saraysız Başkan – Jose Mujica (Her politikacının en az 3 kere okuması gereken bir kitap) 😀
Psikolog ve Filozof – Julian Baggini Antonia Macaro
Van Gogh Yüz Yıl Sonra – Ferit Edgü
Yazmak Üzerine – Ernest Hemingway
İyi Yazmak Üzerine – William Zinsser
Yaratıcı Yazmanın Hazzı – Gülayşe Koçak
Yaratıcı Yazının Sırları – Roland Fishman
İnsanları Okumak – Jo Ellan Dimitrius
Sen Bana Bakma Ben Senin Baktığın Yönde Olurum – Özdemir Asaf
Kaybolma Klavuzu – Rebecca Solnit
Türk Evi – Cengiz Bektaş
Mutluluğun Sakıncaları -E.Farrely
İyi Fotograflar Çekmek İçin Bu Kitabı Okuyun – Henry Caroll (Okuduğum fotografçılık kitapları arasında en fazla faydalandığım kitap, tüm konuları örnekleri ile basit bir şekilde anlatmış)
Dünyanın Bütün Sabahları – Pascal Quicknard
Hayat – Engin Geçtan (2.kez) (Engin Geçtan’ın tüm kitaplarını tavsiye ederim)
Günübirlik Hayatlar – Irvin Yalom
Aşkın Ömrü Evde Uzar – Frederic Beigbeder
Çağdaş Diyalektiğin Kaynağı Hegel – Atilla Tokatlı
Duvar Yazısı – Paul Auster (Auster’ın gençlik yıllarında yazdığı şiirleri, yeni baskısı yok, sahaf fuarında bulmuştum)
Taşlar Yerinden Oynarken – Dijital Pazarlamanın Kuralları – Fatoş Karahasan
Şahsi Bir Newyork Biyografisi – Serdar Turgut
Kendimize Uygun İşi Nasıl Buluruz – Roman Krznaric
Kariyer ve Varoluş – Daniş Navaro
Dikkat Vucudunuz Konuşuyor – Ahmet Şerif İzgören
TED Gibi Konuş – Carmine Gallo
Masal Terapi – Judith Malika Liberman
Sinema Bir Şenliktir – Onat Kutlar
Büyülü Fener – Ingmar Bergman
2015’de en beğendiğim, her zaman tekrar tekrar seyredebileceğim 30 film
Susan Sontag Hakkında: Susan Sontag’ın ağzından kendini anlatan bir belgesel. If Istanbul’da tek seans oynadı, onu yakalayıp seyrettim, maalesef vizyona girmedi, DVD’si yayınlanmadı.
Kabile (The Tribe): Konuşma ve duyma engellilerinin eğitim aldığı bir okulda geçen filmde, hiç bir konuşma ya da alt yazı yok. Ukrayna’lı Yönetmen Miroslav Slaboshpitsky oyuncuların sadece beden dilini kullanarak nefes nefese seyredilen bir film yapmış. Vizyona kısa süreli girdi, sanırım DVD’si var.
Sihirli Kız (Magical Girl): Genç İspanyol Yönetmen Carlos Vermut, bu ikinci filmi ile bir çok festivalden ödül ile döndü. Bu filmden sonra, İspanyollar Vermut için yeni Almodovar diyorlarmış ki, bence haksız değiller. Önümüzdeki yıllarda Vermut’un akıllarda kalacak bir çok filmini seyredeceğimizi düşünüyorum.
Gueros: Meksika’lı yönetmen Alonso Ruispalacios’un senaryosunu yazıp yönettiği İstanbul Film Festivali’nin de, yılın da en dikkat çekici filmlerinden biriydi. Maalesef vizyona girmedi, DVD’si çıkmadı.
Taxi: İran’da film çekmesi yasaklı Jafar Panahi’nin bir taksinin içinde çektiği bu olağanüstü filmi ne yapıp ne edip mutlaka seyredin derim. Film, bir klasik, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, hep aynı keyifle seyredilecek bir film. DVD’si yayınlandı biliyorum.
Tanrılarla Konuşmalar (Words With Gods) Farklı yönetmenlerin, farklı din ve inanışlar üzerine çektikleri 7 kısa film. Türkiye’de vizyona girmedi, büyük ihtimalle de girmeyecektir. Bir yerlerden bulabiliyorsanız mutlaka seyredin derim.
İsrail Usulu Boşanma (Get: The Trial of Viviane Amsalem) Din, toplumsal hayat ve evlilik üzerine farklı görüşlerin yer aldığı, 2 saat süresince sadece bir mahkeme salonunda geçen harika bir beyin fırtınası. Vizyona girmedi, DVD’si de çıkmadı henüz.
Sessiz Kalp (Silent Heart): Bill August’un eleştirmenlerce biraz fazla klişelere yer verdiği için eleştirilen bu aile dramını, konusu, kurgusu, görüntüleri ve oyunculukları ile ben çok beğendim.
Charlie’nin Ülkesi (Charlie’s Country): Harika bir Aborjin filmi. Filmin başrol oyuncusu David Gulpilil de gerçek bir Aborjin. Bu sene katıldığı bir çok festivalden ödülle dönen yılın en özgün filmlerinden biri.
Messi: Messi’yi takım arkadaşları, teknik direktörleri ve ailesin anlattığı çok keyifli bir belgesel.
Before I Dissappear: Her ne kadar Amerikan filmlerini çok fazla klişelere yer verdikleri için sevmesem de Shawn Christensen’in yazıp yönettiği bu film çok hoşuma gitti. Film, vizyona girdi, DVD’si de çıktı.
Hayatımın Şarkısı (La Femillie Belier): Bu sene seyrettiğim en eğlenceli komedi filmi. Eric Lartigau’nun yönettiği film, bir Fransız köyünde konuşma ve duyma engelli bir ailedeki konuşabilen tek kız çocuğunun ailesi ile yaşadıklarını anlatıyor.
45 yıl (45 years): 45. evlilik yıldönümlerinde geçmişten aldıkları bir haberle sarsılan çiftin hikayesi. Aşk ve kıskançlık üzerine çatışmalara hiç girmeden sadelikle sahnelenmiş ilginç bir deneme.
Küçük Ölüm (The Little Death) Cinsellik üzerine yapılmış, seyrettiğim en güzel komedi filmlerinden biri
Sahipsiz Çocuk (No One’s Child): 7 yaşına kadar ormanda hayvanlarla yaşamış bir çocuğun kente geldikten sonra yaşadıkları üzerine çok ilginç bir deneme. Bosna’da yaşanmış gerçek bir olaydan alınmış film.
Fanusta Yaşayanlar (Life in a Fishbowl): 2015’te İzlanda’nın Oskar adayı olan mükemmel bir dram. Sanırım DVDsi yayınlanmadı.
Gençlik (Youth): Bu sene Film Ekim’inde seyrettiğim ilk filmdi. Filmden çıktıktan sonra, Film Ekim’inde daha sonra seyredeceğim hiç bir filmin bu filmin verdiği tadı veremeyeceğini düşündüm. Yanılmamışım, Paolo Sorrentino’nun filmi bu yıl Taksi ile beraber seyrettiğim en mükemmel filmdi. Ocak ayında vizyona girecek ve tekrar seyretmeyi düşünüyorum. Büyük ihtimalle DVD’si de çıkacaktır.
Mantıksız Adam (An Irrational Man): Woody Allen’ın filmi, bir çok eleştirmence yeterince iyi bulunmamasına rağmen yaklaştığı konu ve yaklaşım biçimi açısından Allen’nın zaman içinde klasiklerinden biri olacak diye düşünüyorum. 80 yaşına yaklaşan Woody Allen’ın her sene bir film çekecek enerjisine de hayranım.
Saul’un Oğlu (Son of Saul) Savaş filmleri ile ilgili ezberimizi bozan mükemmel bir yapım. Bu yıldan geleceğe kalacak klasik eserlerden biri. DVD’sinin olması gerekiyor.
Lobster: Yunanlı yönetmen Yorgos Lanthimos, Köpek Dişi’nde olduğu gibi yine aykırı bir film yapmış, film şu anda vizyonda. Ele aldığı konu, temposu ve kendine özgü farklılığıyla film çok hoşuma gitti.
Mustang: Deniz Gamze Ergüven’in Fransa adına bu sene Oscar adayı olan filmi. Uzun süre vizyonda kaldı, DVD’si çıktı biliyorum, mutlaka seyredin derim.
Güneş Tepedeyken: Hırvatistan’ın bu yılki Oscar adayı. Aynı oyuncuların oynadığı 3 farklı hikaye üzerinden bir savaş eleştirisi. Başka Sinema’dan DVDsi çıkar diye düşünüyorum, fırsat bulursanız bu filmi de mutlaka seyredin.
Yeni Ahit: Harika bir komedi. Konu itibari ile Türkiye’de vizyona girmesi ve DVD’sinin çıkması pek muhtemel görünmüyor, internet üzerinden bir şekilde seyredin derim.
Dheepan: Cannes Fim Festivali’nde bu sene büyük ödülü alan ve şu anda vizyonda olan göçmen sorununa farklı açıdan yaklaşan bir film. Cannes’da büyük ödül alan bir çok film gibi, bu film de mükemmel.
Knight Of Cups: Terence Mallick’in mükemmel görüntüleriyle rüya gibi bir film. Mallick’in tarzını sevenlere tavsiye ederim. Mallick’in kendine özgü yönetmenliğini sevmeyenler için sıkıcı gelebilir. Ben filmi seyrederken, çok kişi salonu terk etmişti. 😀
Annem (Mia Madre): Eleştirmenler fazla beğenmeseler de Oğul Odası filminin unutulmaz yönetmeni Nanni Moretti’nin annesinin son günlerinde onunla yaşadıklarında yola çıkarak yaptığı bu film beni çok etkiledi.
Ali Baba ve Yedi Cüceler: Her Cem Yılmaz filmi gibi bu filmi de çok sevdim.
Nadide Hayat: Cem Yılmaz gibi, Çağan Irmak’ın da her filmini keyifle seyrediyorum, Çağan Irmak bu sefer çok tatlı, yumuşak bir komedi filmi yapmış, tavsiye ederim.
Life: James Dean ve Life Dergisi’nin fotografçısı Dennis Stock arasında geçen ilişkiyi yönetmen Anton Corbijin, sinemaya çok naif ve sade biçimde uyarlamış. Muhtemelen DVDsi de çıkacaktır.
Casuslar Köprüsü (Bridge Of Spieces): Spielberg’in bu yılki Oscarlarda bir çok dalda aday olacağını düşündüğüm filmi. Şu anda az sinemada da olsa vizyonda, büyük olasılıkla DVD’si de çıkacaktır.
Yılın ilk günü kitap okumak için ne güzel bir gündür
2015’de okuduğum ve beni etkileyen kitapları, altını çizdiklerimi, tekrar bir gözden geçireceğim.
2013 ve 2014 hedeflerim…
2013 hedefleri; Daha cok kitap, daha cok sinema, daha cok yürüyüş, daha az TV, daha az gazete, daha az Facebook, daha cok Twitter, Linkedin
Yeni yıl hedeflerimi fazla revize etmedim, 100 yeni kitap, 150 yeni film, 20 canlı futbol maçı, 5 yeni şehir, sayısız yeni dost 🙂





