Genç adaylara hep şunu söylerim; pozisyon kazanmaya değil, yetenek kazanmaya çalışın, bir gün pozisyonu elinizden alırlar ama yeteneği almaları mümkün değil…
Tag Archives: Kısa Düşünceler
İlgilenmediğiniz bir sorun, yarı yarıya halledilmiş bir sorundur
“Bir müddet geçip de ilgilenmediğiniz bir sorun, yarı yarıya halledilmiş bir sorundur.”Churchill’in pek bilinmeyen, ama çok sevdiğim bir sözüdür.
Ne yazık ki, Türkiye’de (diğer ülkeleri bilemem) pek çok yöneticinin yönetim yöntemlerinden biridir.
Basitleştirmek ama anlamı kaçırmadan
Sorun, bilimi basitleştirmek uğruna anlamı kaçırmamızda. Direkt sonuçlara odaklanan bir çağda kimse sonuçların neden kaynaklandığına dair düşünmek istemiyor. Böyle olunca da bize iletilen basitleştirilmiş sonucu anlamış olsak da onu tam anlamıyla içselleştiremiyoruz.
Yaşam, bir deneyim biriktirme oyunu
Yaşam, bir deneyim biriktirme oyunu. Biriken deneyimleri birer lego parçası gibi düşünürsek, onları birbirleri ile birleştirerek yeni bir şeyler ortaya çıkarıyoruz. Yaptıklarımız kırılıp döküldüğünde elimizde ne kadar çok deneyim parçası varsa o parçalardan daha farklı şeyler üretebiliyoruz. Hayat yıkıyor, biz yapıyoruz döngü böyle devam ediyor.
Küçük bir mutluluk öngörüsü
“Sahip ol, mutlu ol” değil, sahip olduklarınla mutlu ol. Sahip olduklarınla mutlu değilsen, sahip olacaklarınla da mutlu olamıyorsun zaten
Mutluluğu yakalamak mümkün mü? Tabi ki hayır :))
Mutluluğu yakalamak diye anlamakta zorlandığım tuhaf bir söylem var. Oysa ki mutluluk dış etkenlerden çok insanın içinde sahip olduğu değerler ile ilgilidir. Mutluluğumuz, dışımızdaki faktörlere bağlı ise bunlar değiştikçe ki, sürekli değişirler, biz de inişli çıkışlı bir duygu halinde, hep bir mutluluğu yakalama çabasında oluruz. İç değerlerimiz, olaylara yaklaşım şeklimiz, dışarıda olan bitenden çok daha stabildir. İç değerlerimizi doğru oturtup, hayatı bu doğrultuda çözebilmeyi başarabildiysek mutluluğu yakalamak ya da kaçırmak gibi bir derdimiz de olmayacaktır.
Ulaşamayacağın kadar yüksekte sandığın kişiler
“Hayat garip.. Bazen ulaşamayacağın kadar yüksekte sandığın kişiler, aslında eğilemeyeceğin kadar alçaktadır!” -Freud-
20’li ve 30’lu yaşlarımda çevremde böyle çok kişi vardı. Sonra fark ettim ki, ulasamayacagım kadar yuksekte oldugunu düşündüğüm insanları yanlış konumlandırmışım. Artık pek karşılaşmıyorum bu tarz insanlarla. 🙂
Tek başına özgüven yeterli olmuyor
Gençlere hep özgüvenlerinin yüksek olmasını, özellikle iş görüşmelerinde kendilerine güvenerek konuşmalarını söylüyoruz. Bu özgüvenin de yollarını açacağını anlatıyoruz. Buraya kadar güzel ancak unuttuğumuz önemli bir nokta var. Özsaygı olmadan özgüven olduğunda insanlar çok rahat kibir tuzağına düşebiliyorlar ve karşıdan sevimsiz görünüyorlar. İşin acı tarafı böyle göründüklerinin de farkında olmuyorlar.
Acılar ve ötesi
İnsanın yaşadığı acılar derinleştikçe sevme kapasitesi de artıyor. Acı ile sevgi arasında böyle bir bağlantı olduğunu düşünüyorum. Bu durum beraberinde yaratıcılığı da geliştiriyor.
Ekonomik Özgürlük
Ekonomik ozgurluk once kendi ozgurlugunuzden gecer. Calistiginiz zamani, kazandiginiz parayi baska insanlar yonetiyorsa asla ozgur değilsiniz.