Devrim üzerine düşüncelerim

Devrim, kulağa hoş gelse de, yapısı itibariyle insana ve toplumun doğasına ters gelen bir olgu. Ayrıca her devrimin içinde ciddi boyutta faşist öğeler taşıyor olması da korkutucu. Baskı rejimlerindeki ayağa kalkışın sonuna kadar yanındayım ancak sonrasının nasıl dizayn edileceği, o günün oluşturduğu heyecanın tuzaklarına düşmeden bir yeni yapının nasıl oluşturulacağı çok iyi kurgulanmalı.

Bir Ortadoğu Hikayesi

Bir su akıntısının karşısına geçmek isteyen akrep yakınındaki deveye beni karşıya geçirir misin diye sorar, deve de sen akrepsin beni sokarsın, seni geçiremem der. Akrep söz verir, sokmayacağım, geçir beni karşıya der. Deve, akrebin çaresiliğine dayanamaz ve onu sırtına alıp karşıya geçirmek için harekete geçer. Akıntının ortalarına geldiklerinde akrep birden deveyi sokar, deve ne yaptın şimdi ben öleceğim, sen de akıntının ortasında kalıp, karşıya geçemeyeceksin, neden beni soktun diye sorar. Akrep, deveye döner ve burası Ortadoğu der. 😔 Leonard Cohen, bir konserinde anlatmıştı bu hikayeyi.

50 yaşında hayat ile yeni bir sözleşme yapmak

Geçenlerde bir dostum; 50 yaşında hayat ile yeni bir sözleşme yaptım, ben ondan çok fazla şey istemeyeceğim, o da beni çok zorlamayacak dedi. Güldüm, bana göre değil dedim dostuma, ben kazansam da, kaybetsem de mücadele etmeyi seviyorum. Bu benim için hep böyleydi, böyle de devam edecek. Belki 70’lerime geldiğimde bu şekilde bir sözleşme yapabilirim hayatla.

Hayatın içirdiği acı ilaçlara karşı ne yapabiliriz?

Hayat, insana her gün bir sürü acı hap içiriyor. Bunların bir panzehiri varsa o da neşeli olmaktır. Yaşam ve insanlar içlerinde o kadar farklı çelişkiler barındırıyorlar ki o karşıtlıkları ne kadar sık yakalayabiliyorsanız neşeli olmanız için de o kadar çok malzemeniz var demektir. Dünya her gün baktığınız bir ayna değil mi?

Planlarınız mı, niyetleriniz mi daha etkili?

Kendi kendime çok düşünmüşümdür, planlarım mı, niyetlerim mi üzerimde daha etkili oluyor diye. Daha teknik ve somut olan planlarım çoğu zaman beni yarı yolda bıraktırırken, iç sesimin yönlendirdiği niyetlerim ise beni hep yolda tutmuşlardır. En güzeli ne derseniz, bu ikiliyi birlikte doğru kullanarak yola devam etmek derim. 🙂

Hayatı 3 yolla öğreniriz

Nerede, ne zaman okuduğumu hatırlamadığım bir kitapta hayatı 3 şeyle öğrenirsin diyordu; aşk, para ve savaşla. Yaptığım bir çok iş, şantiyecilik, internet çalışmalarım, insan kaynakları firmam hep bu üç olguyu içinde barındırdı. Bugün düşündüğüm de görüyorum ki, o işi öğrenirken, işin kendisi de hayatı öğrenmeme katkı sağlamış.