Güvende iken bile nedir bizi böylesine korkutan?

İlk insan çıplak olduğunu hissedince korku hissetti ve böyle başladı insanın korkuyla tanışması. Korku duygusu ile kendini korumayı öğrendi ve türünü yaşadığı bütün o tehlikelere rağmen bugünlere getirdi. Geçirdiği bu evrim sürecinde güvende yaşamak en önemli önceliklerinden biri oldu. Düşündü ki güvenliğini arttırdıkça tehlikeler de, korkuları da daha azalacak, daha az korkacak dünyadan, yaşamından, kısaca her şeyden. Ama hiç de öyle olmadı, tersine güvenliği arttıkça korkuları da artmaya başladı. En acısı da eskiden doğadan gelecek tehditlerden korkarken bugün en çok kendinden korkar oldu.

Bir insan beyninin ne kadar geliştiğini nasıl anlarsınız?

Bir insanın beyninin ne kadar geliştiğini günlük konuşmalarında ve yazdıklarında kullandığı klişe ifadelerden anlayabilirsiniz. Konuşurken ve yazarken, herkesin dilindeki bilindik, basmakalıp ifadeleri ne kadar fazla kullanıyorsa düşünmek için beynine o kadar az ihtiyaç duyuyordur.

Tarihi öğrenmenin en iyi yolu mimaridir

Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya kitabında; “Tarihi öğrenmenin en iyi yolu mimaridir. Tarihi kitaplardan çok mimari eserlerden öğrenebiliriz. Kitaplar çarpıtabilir tarihi ama mimari eserler bunu yapamaz” der. Savaşlarda, terör saldırılarında o toplumun geçmişle bağını koparmak için tarihi eserlere bu kadar yoğun saldırı yapılmasının ardında bu gerçeğin yattığını düşünüyorum. Mimari eserleri yok ettikten sonra tarihi yazılı olarak çarpıtmak çok daha kolay çünkü.

Sert ahlak anlayışı üzerine…

Sert ahlak anlayışının her zaman için insanın benliğini oluşturmasına engel olduğunu düşünürüm. Bu anlayışın hakim olduğu toplumlarda özgür ruhlu insanların pek fazla değildir. Bu anlayış modeli, fırsatını bulduğunda bir çok yanlışı yapabilecek insanların ortaya çıkmasına da yardımcı olmuştur.