İnsanları anladığımızı sanmak

Kafamızın içinde daha önceden hazırladığımız kalıpların içine oturtuyoruz her tanıdığımız insanı. Böyle olunca da her insandaki farklı zenginlikleri, onlardaki eşsizliği yakalama imkanımız pek olmuyor. Kalıplarımıza yerleştiremediğimiz bir hareket veya düşünce ile karşılaşınca da bocalıyoruz. Bu sefer başlıyoruz kendimizi zorlamaya, zorladıkça da kafamızda kendi değerlerimize yönelik yargılar oluşturuyor ve o yargılarımızı doğrulayacak izleri takip etmeye çalışıyoruz. İnsanları anlamak için bu kadar çok çaba sarf etmesek belki daha kolay anlayabileceğiz onları.

Önyargılar yalandan daha tehlikelidir

“Kanaatler, doğruluk için yalandan daha tehlikeli düşmanlardır” Nietszche

Bir yalanı elbet birgün anlayıp çözebiliriz ama önyargılarımızı farkedip onları düzeltme imkanımız her zaman mümkün olmuyor. Çoğunlukla önyargılarımızla birlikte ayrılıyoruz bu dünyadan. Kazandığımız ya da kaybettiğimiz her olayda önyargılarımızı doğru çıkarmaya çalışacak çıkarsamalarda bulunuyor ve onları daha da güçlendiriyoruz. Oysa doğru sorgulamaları yapabilecek soruları üretebilsek yavaş yavaş da olsa bir şekilde çatlatmaya başlayabileceğiz önyargılarımızı.