
Sevgili İsrafil 1991 yılı idi, Zekeriyaköy Şantiyemize bilgisayar operatörü arıyorduk, tektük bilgisayar kurslarının açıldığı, kimsenin bilgisayardan anlamadığı, hatta anlar gibi bile dolaşamadığı günlerdi. Sen gazete ilanımızı okuyup, o zamanlar dağ başındaki, tek ulaşım aracı minibüslerin yaklaşık 2 kilometre ötede insanı bıraktığı şantiyemize çıkıp gelmiştin, zaten senden başka da ilanımıza başvurup gelen olmamıştı. Ayhan, seninle ilk görüşmeyi yapmış, onun da senin gibi Karadeniz’li olmasından mı, senin içten davranışlarının etkisinden mi artık bilemiyorum, benim odama gelip Cem, bir arkadaş geldi ben beğendim, sen ne diyorsun dedi. Seninle o gün tanıştık, delidolu bir çocuk ama bu oğlan çok iş çıkarır, alalım dedim, üst yönetim de olur verdi ve beraber çalışmaya başladık. Yaklaşık 2 yıl seninle çok keyifli ve eğlenceli bir ortamda çalıştık. O zamanlar bilgisayar operatörleri çok da gerekli elemanlar gibi görünmezdi merkez yönetimin gözünde. Eleman çıkartmalarda benim departman merkezin gözdesi idi, her listede bir kaç arkadaşımın ismi olurdu mutlaka. Ne yapıp ne edip, bir şekilde seni çok kez o listelerden çıkarmayı başarmıştım. En son artık engelleyemeyeceğimi anladığında, Cem Abi, üzülme be, ben zaten bu işi yapmayacağım, oyuncu olacağım, biliyorsun zaten amatör olarak bu işi yapıyorum demiştin, ben öfkeli iken sen bana şakalar yapıp moral veriyordun. Oyunculuğu o kadar çok istiyor ve seviyordun ki başarısız olman imkansızdı. Sonunda mücadele ettiğin bir sürü zorluğun üstesinden gelip mesleğinde çok iyi bir noktaya geldin. Bir filmde perdede birden karşıma çıkıyordun, daha konuşmaya başlamadan beraber geçirdiğimiz şantiye günlerini hatırlayıp gülmeye başlıyordum. Oysa ki o şantiyede öfkelendiğim zamanlar, güldüğüm zamanlardan çok daha fazlaydı. Ama sen ne yapıp ne edip güldürmeyi başarırdın beni.
Pazar gecesi geçirdiğin kazayı okuduğumda gözlerime inanamadım, senin o güleryüzlü fotografının altında korkunç şeyler yazıyordu Iso. Yanlış haberdir diye diğer sitelere de girdim, haber maalesef doğruydu, ağır bir trafik kazası geçirmiştin, Facebook sayfana girip çabuk iyileş İsrafil yazdım. Ama sanırım ilk kez beni dinlemedin, duysaydın inanıyorum ki iyileşmek için elinden geleni yapıp, sonra da muzipçe bana göz kırpıp, şaka yaptım, şaka diyecektin. O haberi okuduğumda aklıma ne geldi biliyor musun, bir gün bana erkek kardeşine Taksim’de, hem de meydanda bir arabanın çarptığını, sonra da şöförün kaçıp gittiğini, kardeşini hastaneye kaldırdığını söylemiştin, bu şöförlerin dikkatsizliği çok kişinin canına mal olacak, çok korkuyorum böyle dikkatsiz araba kullananlardan demiştin. Bu konuşmamızdan yaklaşık 25 sene sonra dalgın bir Taksi Şöförü ya da yolcusunun sen motorunla yanlarından geçerken açtığı o kapı bu feci kazaya sebebiyet verdi. O konuştuğumuz an hala gözümün önünde. Mekanın cennet olsun güzel dostum, seni hep kahkahalarınla, güzel anılarla hatırlayacağım.
Sevgili Dostum İsrafil Köse’nin Ardından
Cevapla