30’lu, 40’lı, 50’li yaşlar üzerine kısa düşünceler…

30’lu yaşlarda hayatın akışına kapılıp gidiyorsun, her şeyin daha iyisi, her şeyin daha çoğu peşinde koşarken zamanın nasıl geçtiğini de pek fazla anlamıyorsun. 40’lı yaşlarında hızını yavaşlatıp çevrendeki fazlalıklardan, senin enerjini, zamanını çalan insanlardan arındırıyorsun kendini, 50’li yaşlarda ise çevren biraz temizlenince kendi içine dönebiliyorsun artık, kafanın içini sterilize edip, daha yalınlaşıyorsun ve tekrar 20’lerinde olduğu gibi, aynı enerji ile olmasa da daha sakin bir şekilde sen yönetmeye başlıyorsun hayatını.
30’lu yaşlardaki enerji fazlalığının seni düşürdüğü tuzakların daha bir farkındasın artık. Yalınlık ve sakinlik oluyor pusulan. Hayatın fırtınalarının seni bilmediğin bir limana yanaşmak durumunda bıraktığı bir teknenin değil, rotasını belirlediğin bir geminin kaptan köşkündesin bundan sonra ama yine de denize ve havaya güvenilmeyeceğini biliyorsun. Seni bekleyen en büyük tehlike, bu 50’li yaş sakinliğinin, hırsını ve öfkeni kaybetmeni kolaylaştırıp seni konformizmin tuzağına düşürmesi ve bunun sonucunda da eskisi kadar kendini yenileyemeyecek olman.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s