İngiltere’de National Museum’da sergilenen eserlere yönelik resim eleştirmenlerinin yorumları, resimlerin hikayeleri, bu arada arka planda müzecilik üzerine bir çok bilginin iletildiği, süresinin uzunluğu dışında mükemmel bir belgesel. Son yıllarda daha samimi ortamlarda, konu ile ilgili insanların bir araya gelip sohbet ettiği belgeseller çekilmeye başladı. Festivalde seyrettiğim Messi Belgeseli de bu tarz bir belgeseldi. Burada samimi bir havanın olması belki seyirciyi belgesele çekiyor ama bir taraftan da bu sohbetlerin belli bir kısmı doğal olması ile birlikte gereksiz diyaloglar içermesi nedeniyle zaman zaman seyircinin dikkatini de dağıtıyor. Açıkcası, bu tip sohbetlerden çok konunun uzmanlarının ya da tanıklarının daha sterilize edilmiş açıklamalarından oluşan belgesellerden daha çok şey alıyorum. Bu tip belgesellerin tehlikesi de Citizenfour’da olduğu gibi tek bir düşüncenin üzerine yoğunlaşırken bu düşüncenin karşı fikirlerini, antitezlerini gözden kaçırması, yönetmenin sürekli olarak fikirlerini pekiştirecek düşünce ve kanıtların üzerine yoğunlaşması.
