Tahmin ediyorum filme gidenlerin bir çoğu benim gibi festival kitapçığında film ile ilgili açıklamaların sonunda Rus yönetmen Yury Bykov’un şu sözlerinden etkilendi. “Böyle insanlara artık çok zor rastlıyoruz. Değer tanımazlığın, korkunun ve kayıtsızlığın genel geçer sayıldığı günümüzde yaptıklarının kesinlikle normal olmadığını söylemek için bu insanlara romantik diyoruz, idealist diyoruz ya da düpedüz enayi deyip geçiyoruz. Benim ülkemde böyle “enayiler” hala var, işte bu yüzden benim hala umudum var”, bu sözlerin üzerine ne söylesek eksik kalacak, yönetmen ne anlatmak istediği çok net anlatıyor ve filmde burada söylediklerinin üzerinde kurgulanmış. Tahmin ediyorum, Yury Bykov bu filmi çekmeden vicdan üzerine çok kafa yormuş. Berkman’ın söylediği gibi “insanlığı vicdan kuratacak” sözünden yola çıkmış ve vicdan üzerine mükemmel bir film ortaya çıkarmış. Yury Bykov’un geçtiğimiz festivalde gösterilen Komiser filmi de suç ve ceza eksenine oturtulmuş bir vicdan sorgulamasıydı. Bu filmde de kaldığı yerden devam ediyor Bykov. Filmle ilgili tek eleştirim, filmin başrolündeki Artem Bystrov, bu rol için biraz naif kalmış sanki, Yönetmen büyük olasılıkla enayi karakterini fazla öne çıkmayan, gözlemleyip, sonra iç hesaplaşmasını yapacak ve sonunda patlayacak bir çercevede çizdi ama bu noktada filmi sürekleyecek karakterin gelişmeleri takip edip geride kalması ister istemez doğrulara vurgu yapmaktan çok yanlışların altınının çizilmesini sonucunu doğurmuş. Yanlışların, doğrulardan daha çok insanlar üzerinde etkili olduğu gerçek ama ben biraz daha karşı sesin yüksek çıkmasını, sistem karşısında bu kadar ezilmemesini bekliyordum. Hiç bir iyilik cezasız kalmaz durumu sadece bizim toplumumuza yönelik de değilmiş bu arada 🙂

Geri bildirim: Filmlerin bıraktığı tadı hissetmek - 1insaat.biz1insaat.biz