Anlamını kaybetmiş klişe kelimelerle derdinizi ne kadar anlatabilirsiniz?

Ne kadar anlatacağınızı bilemem ama karşı tarafın sizi çok da dikkatle dinlemeyeceğini, anlattıklarınız ilgi çekici de olsa kullandığınız kelimelerin içi boşaltılmış, söylene söylene anlamını yitirmiş olmasından dolayı dinleyen üzerinde bir etki yaratamayacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta bu kelimeleri tekrarlaya tekrarlaya konuşmanızı uzatırsanız karşınızdakinin yavaş yavaş uykusu gelmeye başlayacaktır. Samimi söyleyeyim, böyle konuşan insanları dinlerken içimden ne zaman toparlayacaklar diye bekliyorum. Bu kelimeler medyada, televizyonlarda, günlük hayatta o kadar çok tekrarlanıyor ki konuşanın anlattıklarına kendisinin de inandığı konusunda tereddüte düşüyorum.

İşte o kelimeler 🙂

Atıyorum, sallıyorum: Neden atıyorsunuz ki, somut bir sayı ile ya da net bir ifade ile örnek verin. Yaklaşık bir değerden bahsedecekseniz bir aralık tanımlayın (100 -200 arası gibi)

Aynen: En sevmediğim geçiştirme sözcüklerinden biri. Dinlediğinizi karşı tarafa göstermek için üstüste bu kelimeyi kullanıyorsanız, bunun anlamı benim bu konuda çok fazla bir düşüncem yok, aklıma bir şeyler geliyor ama onları ifade edecek kadar da kelime hazinem gelişmiş değil, ben yaklaşık 2000 kelime ile hayatımı idame ettiriyorum, benden fazla bir beklentin olmasın ama seni sanki anlıyor gibiyim :))

Sıkıntı Yok: Bir geçiştirme kelime daha. Çok kurcalama demenin kibarcası.

Filan: Bir konuyu hararetli bir şekilde anlatırken birden aklımıza bir şey gelmediğinde, yani beynimiz el frenini çektiğinde sarıldığımız kelimedir filan. Anlattıklarınızın ve ciddiyetinizin etkisini azaltmak istiyorsanız bol bol kullanın derim.

Şey: İçinde hoş bir gizem barındırdığı için severim “şey” kelimesini. Aklınıza o an gelmeyen kelime için size biraz zaman kazandırır ancak olur olmaz her yerde şey demeye başladığınızda karşınızdakine verdiğiniz mesaj net olarak kelime dağarcığınızın zayıf olduğudur. Şey yerine anlattıklarınıza bağlı olara olgu, nesne, durum, söylem gibi kelimelerden yardım alabiliriz.

Bunların dışında bir de düşünmeyi fazla sevmeyenlerin çok sık kullandıkları hayırlısı, kesinlikle, kısmet, yapacak bir şey yok, tabii ki de var. Bu sözlerin hepsinin anlatmak istediği şu; söyleyecek fazla bir şeyim yok, düşünmeyi ve okumayı da fazla sevmediğim için ancak bu kadar katılabiliyorum sohbete. Bazı arkadaşlarım, sosyal medya ve cep telefonlarının sohbeti öldürdüğünden yakınıyorlar, ben de onlara diyorum ki düşünmeyi bilmeyen, fikirleri kafasında sentez yapamayan, yeni bir şey üretemeyen, kitap okumayan, tiyatroya gitmeyen, sanat ile bir ilgisi olmayan insanın konuşacak fazla neyi olabilir ki? En fazla bir yerlerden duyduklarını kendi fikri gibi alıp tekrarlayabilir o kadar. Onun sohbeti dönüp dönüp aynı şeyleri tekrarlamanın ötesine geçemez. Böyle sıkıcı birinin karşısındaki insanın o konuşurken cep telefonu ile oynaması da çok doğaldır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s